• derviş hikayeleri birer meseldir.

    benim de küçükken en sevdiğim şey, içinde dervişlerin olduğu bu hikayeleri dinlemekti. yunus emre divanını bu yüzden çok severdim. içinde yunus'un hayatı anlatılmıştı. yunus'un derdiyle dertlenip az ağlamadım.

    her ne hâl ise, işte derviş hikayelerine bir örnek:

    vaktiyle bir derviş, nefsi ile mücadele sonucu her türlü gösterişten arınarak, varlıktan vazgeçecektir. fakat iş yamalı bir hırka giymekle olmamakta, her türlü görünür süsten de arınması gerekmektedir, yani saç, sakal, bıyık ne varsa hepsinden.
    derviş, usule uygun hareket ederek soluğu berberde alır. berberden kendisini traş etmesini ister. berber de dervişin saçlarını kazımaya başlar. derviş, aynadan durumu izlemektedir. başının bir kısmı tamamen kazınmıştır. berber tam diğer tarafa da usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atar ve: “kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım!” diye kükrer.
    dervişlik bu, sövene dilsiz, vurana elsiz olmak gerektir. derviş de kaideyi bozmaz. hiç ses etmez ve usulca kalkar yerinden.
    berber mahcup olur; ama korkmuştur da. sesini çıkartamaz.
    kabadayı dervişin kalktığı koltuğa oturur, berber de traşa baslar. kabadayı traş sırasında da devamlı olarak dervişi aşağılayıp alay etmeye devam eder; kabak aşağı, kabak yukarı...
    traş biter, kabadayı dükkandan çıkar. henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıya çarpar. kabadayı orada yığılır kalır. görenler çığlığı basarlar. berber ise şaşkındır, kabadayı ölmüştür.
    berber bir bu kötü manzaraya, bir dervişe bakar ve gayri ihtiyari sorar: "biraz ağır olmadı mi derviş efendi?"
    derviş mahzun ve oldukça üzgün bir şekilde cevap verir: "vallahi asla gücenmedim ona. hatta hakkımı da helal etmiştim. gel gör ki kabağın bir sahibi var. demek "o" gücenmiş olmalı."
133 entry daha
hesabın var mı? giriş yap