10 entry daha
  • islam mistizmini (özellikle ilk insanın yaradılışı, azazilin şeytanlaşmasını, cennetten kovulmayı, havva'yı), islam öğretilerini pek zorlamadan hikayeleştiren benzersiz bir roman. bu türe yakın ilk akla gelen, nikos kazancakis'in günaha son çağrı (the last temptation of christ) kitabıdır. daha sonra martin scorcese bunu aynı isimle filme de taşımıştı. bu kitap, hristiyanlık kilisesini bayağı germiş, öğretilerini masteryalist/tarafsız ve önemli oranda insani bir gözle aktarmıştı. ama sezgin kaymaz hassas islam duyarlılıkları zorlamamış (bence görünürde); bu öğretileri olduğu gibi kabul etmekle birlikte yorumlamış; o öğretilerdeki kabüllerin nasıl olduğunu anlamaya çalışmış. ne ademden, ne azazil/şeytandan ne de tanrı'dan yana taraf olmuş. aslında bu bile bir taraf olma hali değil mi?

    kitap ile ilgili bir sürü şey yazılabilir. akla gelebilecek bir kaç güzel noktayı not edeyim.

    -ilki beni en çok etkileyen azazil iblisleştikçe (şeytanlaştıkça) kullandığı "cennet dışı" kavramlardı. keza adem'de de aynı durum söz konusu olmuş. cennetin steril dünyası/düşüncesinin dışına çıktıkça algıları dile de yansımıştı. ve kullanılan kavramlar zihnin bulanıklığıyla paralel bir şekilde ilerlemişti.

    -adem/insan oğlunun zıt fıtratı (iyi-kötü, hayır-şer vb.) ve bunun azazil/şeytandaki yansımaları bir hayli güzel ilerliyordu.

    -havva ve dolayısıyla kadının tasviri ve karakteri bir erkek yazardan beklenilemeyecek kadar incelikliydi (bunun için pelüşe teşkkür etmem lazım). hatta islamda olmayan, lilith gibi dolayımsız bir özgür kadın figürü koymadan sadece havva'yı konu etmesi bu minvalde değerlendirilebilir (havva'ya o kadar da yüklenmemek lazım demiş).

    -kitabın tarafsız, empatik ve mesafeli dili, okuyucuya kendisini kimseyle özdeşleştirmeye izin vermeyen bir kıvamdaydı.

    -islam felsefesindeki temel tartışmalardan olan vahdet-i vücud, kitapta vücut bulmuştu.

    -azazil/şeytan ve adem bu kadar güzel tasvir edilebilirdi.

    -son konuşmada iblis/şeytan'ın tanrıya karşı çıkması, ademi "ağlayarak suçunun karşılığında az ceza aladı" diye suçlaması enfesti.

    -bir de kitabın sonundaki günümüzdeki şeytanlığı, bop (büyük ortadoğu projesi) ve oval ofiste (şeytanın ofisi) sabitleyen yerler kısmen gereksizdi. ama burada incelikli bir ironi vardı bence. zira şeytan da kendisini yoldan çıkaranın kendi içindeki kibirden ziyade adem olduğunu düşünmesiyle, ortadoğu'daki her kötülüğü abd'ye tevil anlayışla paralel. kimi eleştiridiği ortada kalmış ama bence belli değil_mi :)

    gelgelelim eleştiriye. kitaptaki her şey yani hikaye, diyaloglar, karakterler vb. özenle, derinlikli bir şekilde aktarılmışken azazil ve adem'in günaha savrulurken ki savunmaları/düşünceleri eksik/zayıf kalmıştı. yani yapılan günahın fıtrattan kaynaklandığı üzerine bina olan sözler kendini tekrarlayan bir konumdaydı. özet olarak hayyam'ın: "beni özene bezene yaratan kim? sen!/ne yapacağımı da yazmışın önceden./demek günah işleten de sensin bana:/öyleyse nedir o cennet cehennem?" rubaisindeki mantık dışında bir mantık yoktu buralarda. bunun daha derinlikli olmasını bekliyordum; özellikle kitaptaki diğer yerlerle paralel olması için.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap