2458 entry daha
  • insanlık onuruna yakışmayan toplu taşıma aracı.

    değil insanların, hayvanların bile böyle taşınmasına gönül razı gelmezken, hergün inip binmek zorunda kaldığımız, her gün bir nevi sınava tabi tutulduğumuz vasıtadır kendileri.

    binmesi bir çile, inmesi bin çile.tekme tokat, paldır küldür dalıyoruz kapısından içeri.binene kadar yediğimiz yumruğun, dirseğin haddi hesabı yok.ben ki kelli felli adamım, benim anam ağlıyor binene kadar, kadına, kıza, çoluğa, çocuğa, özürlüye, hastaya allah yardım etsin.

    hadi bir şekilde attın kendini içeri, çile bitti sanıyorsun ya, nah bitti.çilen yeni başlıyor.içerisi hınca hınç dolu, bırak sağa sola dönebilmeyi, bırak oturmayı, bırak rahatça dikilebilmeyi nefes alabiliyorsan kendini şanslılardan say.bir şekilde bir deliğe sokuyorsun kafanı ve başlıyor çileli yol.

    sağ tarafta pezevengin biri, cakkıdı cakkıdı çiğniyor sakızını.belli ki ibneliğinden.kulağında kulaklık ama çiğnediği sakızın sesi metrobüste yankılanıyor desem yeri, insanların rahatsız olduğunun farkında olmaması mümkün değil.dedim ya ibneliğinden diye, benim sikimde değil, alayınıza gider mesajı veriyor kendince.

    sonra bir boşluk görüyorsun, şuraya doğru kıvrılsam diyorsun ki acı gerçek bir tokat gibi çarpıyor yüzüne. boşluk olarak gördüğün alanda koca bir çuval duruyor aslında. adamlar resmen evden eve nakliyat için kullanıyorlar metrobüsü ve bunu da tam olarak iş çıkış saatlerinde yapıyorlar. bunu yapan insanların bu kadar çok olması şaşırtmıyor artık seni. alışmışsın nasılsa, bu şehirde insan olduğunu hatırlayabilen canlı sayısı çok değil.

    çilen bitti mi sanırsın, sanma. tam sokayım kafamı şuraya da yol bitene kadar kimseciklerle işim olmasın diye düşünürken başlar abinin biri kulağının dibinde sevdiceğine serenat yapmaya. gsm şirketleri arabağlantı ücretine çalışıyoruz, ölümüne rekabet belimizi büküyor diye haykıradursunlar, vatandaş bu işin de suyunu çıkarmasını biliyor allah’ın izniyle. kendisini aracın içine atan başlıyor name yapmaya. elde telefon, kimi sevdiceğinin gönlünü almaya çalışıyor, kimi patronun anasının kulaklarını çınlatıyor, kimi evdeki sorunlarından bahsediyor, kimi de çocuğunu azarlıyor.

    sonra geliyor abinin biri ve sırtındaki çantayı dayıyor senin omuzlarına. çıkart şu çantayı da zarar verme çevrendekilere, işkence etme bu gariplere diyeceksin ama nerede bulacaksın seni anlayacak incelikte bir muhatap ? adamın umurunda bile değil ama her deviniminde en az beş kişiye rahatsızlık veriyor. çileli seyahat devam ediyor.

    her durakta en az 3 dk.bekliyor metrobüs. ilk durakta hınca hınç dolu, ikinci durakta tıka basa dolu, üçüncü durağa geldiğinde üst kata yolcu almaya başlıyor, dördüncü durakta insanlar kapıların dışında sallanarak seyahat etmeye başlıyor, beşinci durakta şoförün kucağı dahil koltuk araları bile canlı dolu gidiyoruz. nereye mi ? bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete

    sinirler geriliyor, gerildikçe geriliyor ve beşinci duraktan sonra başlıyor araç ağır ağır boşalmaya. yanlış anlaşılmasın sakın, araç boşalıyor derken, insanlar iniyor ama inen insanın en az iki katı da binmeye çalışıyor. tabi binmeye çalışıyor diyoruz zira ara duraklardan metrobüse binebilenler kendilerini hacı olmuş kabul ettiklerinden her faniye nasip olmuyor ara duraktan metrobüse binebilmek.neyse efendim, dedik ya başlıyor araç ağır ağır boşalmaya, sanmayasınız ki bu iş öyle kolaycana oluyor. durağa gelindi, aracın kapısı açıldı başlıyor yolcu yerin binlerce metre altındaki bir madenci gibi sızabileceği bir delik aramaya. elini atıyor ilk evveli sonra gövdesini sokuyor eliyle açtığı deliğe ve son olarak bacağını usulca çekiyor ya da çekmeyi deniyor. o sıra yediği dirseğin, yumruğun haddi hesabı yok. kapılar kapanmadan kendini metrobüsün dışına atabildiyse ne ala, kurtulmuştur artık.

    kendini metrobüsün dışına atabilen şanslı beden, enkaz altından çıkarılan bir canın yaşadığın benzeri bir sevinç ile bakar giden metrobüsün ardından ve muzaffe bir komutan edası ile döner kendi ekseni etrafında. bugün de ölmedim anne diye söylenir sessizce ve yelken açar yeni seyahatlere. ver elini metro, ver elini tramvay…

    bir başka toplu taşıma macerasında görüşmek ümidiyle, esen kalın ve lütfen insanlar için yaşamı zorlaştırmayın, zorlaştırmayalım. bu kent yaşamak için yeterince zorlu bir arena, el birliğiyle daha da beter bir yer haline getirmeyelim bu toprakları ve dahi toplu taşıma araçlarını.
2073 entry daha
hesabın var mı? giriş yap