• vikipedia:
    euthyphron ikilemi ya da ilahi buyruk teorisi ilk kez platon'un euthyphron (???????? eftifron) ile diyalogunda ortaya atılmış olan felsefi ve teolojik problem. kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" şeklinde bir sorudan ibarettir ve 2400 yıldır din felsefesinin temel sorularından biri olmuştur. ikilem tek tanrılı dinlerdeki teolojik tartışmalarda küçük bir farklılıkla yeniden kurulmuştur. ikilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, hıristiyanlıkta ockham ile augustinus, islamiyette de eş'ariyye ve mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.
    sokrates ile diyalogunda euthyphron ilkin soruyu anlamaz, sokrates soruyu biraz daha açar. euthyphron önce birinci seçeneği kabul eder, girdiği çıkmazları sokrates’in soruları sayesinde farkedince, diğer seçeneği benimser, orda da çıkmazlara girip, sokrates’in sıkıştırması üzerine acil işleri olduğunu söyleyip tartışmadan kaçar.

    sokrates euthyphron ile pious'un (grek. ?? ?????) (ing. pious, alm. fromm) doğası üzerine tartışır. sözcük türkçede "iyi"den daha çok dindar, kutsal, erdemli, zahit anlamlarına geliyor. bu tartışmada euthypro "tanrıları memnun eden şeyin kutsal olduğunu" söyler. ona göre bir eylemin kutsal olmasının kriteri onun tanrılar tarafından istenmesidir. sokrates bu argümanı yeterli bulmaz çünkü tanrılar bir şeyin kutsal olması konusunda aralarında anlaşamayabilirler. bunun üzerine euthyphron argümanını revize eder. kutsal olanın tanrıların ittifakla anlaştıkları şey olduğunu ileri sürer.

    bu noktada bir ikilem ile karşılaşılır. sokrates, bir şeyin bizatihi kutsal olduğu için mi tanrılar tarafından sevildiğini, yoksa tanrılar tarafından sevilen birşey olduğu için mi kutsal sayıldığını sorar. sokrates ve euthyphron önce birlikte birinci seçeneği kabul ederler. birinci seçeneği seçmek, sokrates'e göre, bizi ikinci seçeneği reddetmeye zorlamaktadır ve bu durumda birşeyin neden kutsal olduğunu açıklanamaz. her iki argüman da doğru olsa, bizi şöyle bir çıkmaz döngüye sokar: bir şey kutsal olduğu için tanrılar onu sever, tanrılar onu sevdiği için kutsal olur. bu durumda gerçekte kutsalın doğası üzerine bir sonuca ulaşamayız.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap