3 entry daha
  • bir insan evladını konformist olmaktan alıkoyan, konformist davrandığı zamanlarda rahatsız hissettiren şey, aldığı konfor karşılında verdiği itaatin egosunu incitmesinden başka bir şey olamaz. kısacası insan egosu, sürü oluşumuna engel bir kavramdır. bu egosuzluğun kadınlara büyük ihtimalle tarım toplumundan da önce dayatılan, avlanmak yerine meyve toplamak, yemek pişirmek, mağarayı temizlemek gibi rollerle örtüştüğünü söylemek yanlış olmaz sanırım. dahası en temel biyolojik gözle bakarsak, dişi, üreyeceği erkeği seçiyor, erkekler gibi üremek için birbiriyle rekabet etmenin getirdiği egoist mentaliteler geliştirmek zorunda değil. ayrıca çocuk bakmak, yani kendini başka bir varlığa adamayı gerektiren annelik de egoya son derece ters bir kavram. bu noktada konformizm anne kadar çocuğun da işine yarayacak bir refleks sonuçta. dayağa dördüncü'nün tespiti her zaman ki gibi doğru, ancak kendi natüralist realizminden olaya bakarsak, kadınları sürüleştirerek ekonomik ve toplumsal açıdan verimli ve kolay yönetilebilmelerini sağlayan bu fenomen, erkekleri de yalnızlaştırıp bölerek örgütlenmelerini, sisteme karşı örgütler oluşturmalarını engelliyor. dahası, bu durum yapay olarak toplumun, medeniyetin türümüze dayattığı bir durum değil, biyolojik ve evrimsel temelleri olan ancak günümüz medeniyeti tarafından suistimal edilen bir durum. yani matriksten çıkış o kadar da basit değil demek istiyorum.

    bu arada konformizm ego ikilemini daha derin düşününce, sadece egosunu incitmemek isteyen kadın ya da erkek konformizmden kaçarken, egosunu tatmin etmek isteyen kadın ya da erkek, konformizmin dibine vurup, sürünün başına geçmeye çalışıyor. aslında toplumun insanları ve insanların kendi kendilerini programlama biçimleri, türün içindeki alt rolleri ve devamını sağlayan mekanizmaların çarklarını döndüren en önemli etken. türümüzün alt türler olarak farklılaştığı, adeta farklı cinste, renkte, boyutta, işlevde köpekler gibi evcilleştiği gerçeği ışığında, koptuğumuz doğaya geri dönme reçetesi tür için doğru bir reçete olmayabilir. tabi ki de arzumuz, özlemimiz, insanlığın uzun bir evrim süreci sonucu varederek neşeyle varolduğu o avcı toplayıcı topluma geri dönmek ancak tarım ve sanayi devrimleri bizi doğamızdan hem biyolojik hem de mental anlamda öyle kopardı ki, bu bana mümkün gözükmüyor. başka büyük devrimlerin vuku bularak sonunda bizi ideal topluma götüreceğine inanmaktan başka bir çare yok şu an. teknoloji/iletişim/robot devrimleri, sonrasında hayal bile edemeyeceğimiz başka ilerlemeler belki tersten de olsa bizi doğamıza ya da potansiyelimizin sonuna götürecek. şimdilik 7 milyarlık bir türün sefil ve önemsiz, tutsak, ölümlü bireyleriyiz.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap