kafe 26 a
-
taksim'dekini pek sevemedim. taksim'in yorgunluğu, kirliliği var orda.
kadıköy'deki ise vasat çayına rağmen 1980'lerden kalma national geographic dergilerinin, dünya klasiklerinin 1950 baskılı çevirilerinin etrafa saçılı olduğu, yeni edebiyatın da boş geçilmediği sempatik bi kafe...
ha bi de kulağınıza, hayata iphone şarj kablosuyla bağlı ergenlerin pöfflemeleri yerine lenin, id, süper ego kelimelerinin çalındığı, yanınızda getirdiğiniz kitabı ya da ordaki raflardan birini alıp zamana gömülebileceğiniz bi yer...
son gidişimde raftan aldığım amin maalouf'un bi kitabının 102. sayfasında kaldım; bi sonraki gidişimde bitiririm kısmetse...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap