54 entry daha
  • --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    bir kitap bir filme kaynaklık ettiğinde genellikle söz konusu kitabın okuyucuları hayal kırıklığına uğrarlar. peki benim gibi, kitabı okumamış, ama güzel bir bilimkurgu, hatta türleri de bir kenara bırakalım, sadece güzel bir film izlemek isteyen izleyiciler ne bulurlar?

    türk sinema izleyicilerini ingilizce isim - üstelik zorlama bir isim (nerede "neo" yaratıcılığı?) - telaffuzundan kurtarmak için "uzay oyunları" ismiyle gösterime giren film, günümüzün "her zaman, her yerde oyun" kültürüyle de oldukça paralel bir çizgide. fakat bu sefer oyun oynamak, hayatın bir parçası olmanın ötesine geçip "dünyayı kurtarmak" gibi ulvi bir görev için en önemli meziyet olmuş. tablet pc ile işe girişen ender'ın oyuncakları git gide büyüyor ve sonunda bu oyun kabiliyeti ile gezegeni kurtarıyor.

    filmin ilk bölümü eğitimlere, ikinci bölümü savaşa ayrılacak diye düşünürken, aslında tamamı eğitime ayrılıyor ve savaş da aradan çıkıveriyor. bu, komutanın bağırıp çağırdığı eğitim bölümleri bir ara "full metal jacket" havası verir gibi oldu, ama yapaylıktan geçilmediği için bu hava hemen dağıldı. öyle ki ender, uzay gemisinin koridorlarına sıçsa bile biri çıkıp "brrraavoo! evet, sıçtı, ama bir bak niye sıçtı? çünkü bu çocukta farklı birşeyler var." diyecek. ender'ın fare gibi bir yaratığı yönlendirdiği simülasyonda iki farklı tüpte de şansını denedikten sonra devin gözüne saldırması, onun "uyumsuz" dehasına yorumlanıyor. bu noktalarda, komutanın ender'a olan inancı, morpheus'un neo'ya olan inancı gibi bir inanç değil, yine oldukça yapay, oldukça yüzeysel ve zorlama diyaloglarla ortaya çıkmış.

    "oyun oynayarak dünyayı kurtarma" oldukça orijinal bir fikir. bu cevher bir güzel harcanırken filmin sonunda da tüy dikilmiş. yani sen gidip formiklerin gezegenini yok edecek, onların kökünü kazıyacak kadar saldırgan hale gel, ondan sonra da "ama ben onu simülasyon zannettiydiim!" diye vicdan yap, yemezler. zaten seni, sadece "savaşı kazan" diye değil, aynı zamanda bu formikleri bir daha savaşacak güçleri kalmayasıca tokatla diye seçiyorlar. haa, filmin sonunda, ileride gerçekleşebilecek olası bir savaşı önlemenin barış çabalarıyla da gerçekleşebileceği fikri çıkıyor, ama bu bile o kadar oldu bittiye getiriliyor ve havada kalıyor ki... eminim kitapta çok güzel derinlik kazanmıştır bu kısımlar. filmde biz öyle bir hissiyata bürünemedik.

    harrison ford ve ben kingsley, oyunculuklarını ortaya çıkaracakları rollerde değiller. ender'ı oynayan asa butterfield ise işini layıkıyla yerine getiriyor. diğer çocuk oyuncular da hiç fena değillerdi.

    sanırım iyi hasılat da yapamadı film. devam filmi olur mu, bilinmez. eminim tüm film ekibi benim bu istişare yazımı merakla bekliyordu. artık hatalarını düzeltip daha iyi bir film çekebilirler.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
96 entry daha
hesabın var mı? giriş yap