20 entry daha
  • kişinin kendisinin yada kendi gibi olan yakın çevresinin farkına varamayacağı, ancak cinselliği bastırılmamış sağlıklı bireylerce kolaylıkla farkedilebilecek bir psikolojik problem kaynağıdır.

    2 aşamalıdır; öncelikle cinselliği, cinsel organları, anne-babasının cinsellik yaşıyor olduğunu keşfettiği 2-6 yaşlar arası dönemde baskı gören, ayıp, günah, çek elini, çık odadan, sus bakiim 'lerle engellenen erken çocukluk dönemi ve sonrasında gerçek anlamda cinselliğin keşfedildiği, mastürbasyonun, aktif seks hayatının başladığı ergenlik dönemi. yine bu dönem günah'larla, ayıp'larla, yasak'larla, elalem ne derlerle harcanıp geçiverir, bir daha geri gelmesi mümkün olmayan, insan ömründe bir kez yaşanan o "delikanlılık" denen dönemi yaşayamadan, bastıra bastıra, deyim yerindeyse ot gibi yaşanır, bu dönem sonrasında da muhtemelen kendi gibi bir geçmişten gelen biriyle evlenilir.

    din kavramı bu gibi yetiştirme tarzlarında en başta gelen etken olmakla beraber, cinselliğin bastırılması için aşırı dindar bir aileden gelmek çok da şart değildir, zira (örneğin türkiye'de) dinden temellenen toplumsal kurallar da en azından dinin kendisi kadar etkilidir.

    sonuç olarak, asosyal, gergin, sinirli, kolay parlayan, eleştiriye tahammülü olmayan, cinselliğini yaşayanlara nefret dolu, en alakasız obje ve durumlarla cinselliği bağdaştırabilen, çocuğunu da kendi gibi yetiştirme çabasında bir yetişkin olur. bu sinirli yetişkinimiz, kızlı erkekli sosyalleşen, arkadaşlıklar kuran, birlikte yiyip içip gülüp eğlenebilen sağlıklı bireylere kin ve nefretle bakar, onların da tıpkı kendisi gibi sürekli cinsellik düşündükleri sanrısına kapılır. çünkü kendi algısında kızların ve erkeklerin cinsellik düşünmeden birarada bulunabilmesi kavramının içi boştur. ve hoşlanmadığı bu durumdan kaçınmak için çabalar. zihninin derinliklerindeki ezikliği daha da bastırdıkça, bunun dışarıya yansıması yükselen bir ego, kendiyle manasız biçimde gurur duyma şeklinde ortaya çıkar.

    ancak en tehlikelisi de bu cinselliği bastırılmış dostumuzun eline yetki verilmesidir. çünkü sahip olacağı yetki, onun ezilmiş, bastırılmış yanını besleyecek, hükmedebildiği kitlelerin oranı doğrultusunda kendisini daha güçlü, daha erekte hissedecektir. alkışlayanı çok oldukça, yükselen egosu artık hadsizliğe varacaktır.

    elindeki yetki ve gücün onu yiyip bitirmesi çok kolaydır, zira bir süre sonra engellenemez biçimde sahip olduğu yetkilere bağımlı hale gelecek, kendisini sorgulayan, eleştiren, karşıt görüş bildiren herkesi, kendi yakını dahi olsa, bilinçaltında potansiyel düşman olarak kabul edecek, insanları siyahlar ve beyazlar (kendi gibi düşünenler - düşünmeyenler) olarak zihninde ayıracak, onların da bunun farkına varması için, onları kendi içinde bölebilmek için manipülasyonlar yapacaktır. hayatında ilk kez sahip olduğu o kudretin ellerinden kayıp gitmemesi için her yolu mübah kabul edecektir.

    bu durumun tedavisi farkındalık 'la başlar, ancak ilk ve en zor aşamadır farkındalık. zira kendisinin hatalı olabileceğini, normal olanın o olmadığını kabul edebilmesi, çetin psikoterapiler gerektirir. geçmiş olsun...
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap