7 entry daha
  • insanın medeniyet kronolojisi ali seriati'nin iki ciltlik medeniyet tarihi serisinde çok net ve çarpıcı metinlerle ortaya konulmuştur. ali seirati der ki; insanlık materyalist açıdan ne kadar değişip gelişse de aslında değişmeyen yönlerinden dolayı kısır döngülere mahkum kalmaktadır.
    çok doğru bir tespittir. yeryüzünde sosyal hayat kurulduğu zamanlardan beri trend daima iki eksen arasında salınım yaşamıştır ki bu salınımlar periyodu birkaç yüzyılı bulabilen rutinler haline gelmiştir. insan zaten iki boyutlu bir varlık olduğu için kurduğu her sistem zıtlarla kaim olacaktır. uygarlıklar kurulup gelişirken ve hatta dünyaya mal olurken insanın acizliğinden ve somut boyutundan kaynaklanan bu acımasız sürecler silsilesi ile zaman kaybetmişlerdir. nedir bu sürecler? toplumsal dürtülerin bir zaman insana yani hümanizme, bir zamanda dünyaya (nimetlerine) yani güce ve işgale yönelmesidir. bunu dünya tarihindeki sosyolojik eğilimlerden çıkarmak mümkün.
    örneğin çin uygarlığı yaşayan en eski uygarlık belki de. başlangıçta tamamen deyim yerindeyse dünyevi bir altyapı üzerindeydi, her türlü nimet insanın zevki içindi ve tüm inanış bu dünya üzerindeki yaşama göreydi bu durum uzun yüzyıllar sürdü ve yerini zamanla kaybetmeye başladı. lao tse geldi ve öteki dünyadan bahseden bir din inancını ortaya attı. dünya odaklı bir uygarlık lao tse'ya kulak verip insana yöneldi ve maneviyat kavramını kesfetti. bu eğilim öyle olduki terazinin topuzu fazlaca kaydıgı için tarih bu duruma müdahale etmek zorunda kaldı ve konfiçyusu sahneye çağırdı. hayatlarını ibadete adamış ve dünya üzerinde üretkenliği kalmamış bu insanları tekrar manastırlardan dışarı çıkardı.
    kan güç ve işgallerle kurulmuş roma imparatorluğu başlangıçta putperestti. yok denecek kadar sosyal hayata müdahalesi olmayan bir din. yani ön planda olan yine dünya, güç, nimetler, ihtiraslar, gladyatörler. materyalist politika ve askeri güç harika uyum sağlamış asya ve avrupanın kapıları az gelmişti. bu motivasyonla roma dünyanın 3/4 ü ne sahip oldu neredeyse. tam bu sırada isa geldi. isa öyle etkili geldiki ahiret ve mistisizm tüm avrupayı yeniden yapılanmaya zorladı, manastırlar, rahipler, okullar, inzivalar. bu sapma öyle uzun sürdüki ortaçağı aştı ve bu sapma öyle kuvvetli olduki kilise; ızdırap imparatorluğunu iyice genişletti. buna son vermesi için tarih rönesansı göreve çağırdı. aynen; yunanlıların mitolojik tanrılarından ateşi çalması için prometheus'u üretmesi gibi.
    bu iki boyutu bir türlü aynı anda birleştiremeyen insanoğlunun serüveni son resul'un gelişiyle daha farklı bir şekilde gelişmiştir. insanı çamurdan yaratan ve o'na kendi ruhundan bahşeden yaratıcı bu yüzyıllardan ders alamayan insanlara son bir kez daha seslenmiştir. çamur ve ruh eksenlerinize eşit davranın. sadece dünyaya veya sadece ahirete yönelik bir din olmadığını kendi resul'une de söyletmiştir. hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret. elbetteki bu azametli bir anlam. doğada var olan entropi insanın içinde olduğu her sistem içinde geçerlidir. bu son ilahi dine de insan aynı muameleyi göstermiştir. örneğin ebu zerr gibi bir müslüman açlıktan ölecek durumdayken muaviyenin sarayının ihtişamı gözleri kamaştıracak durumdadır. insanoğlunun serüveni bu iki eksen arasında gidip gelmeler yaşarken gün gelip 1 ve 0 ların yaşanabilirliği kaybolacak, bulanık mantık sosyal düzene tam olarak hakim olduğunda ise isimler anlamını yitirecektir.
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap