7 entry daha
  • herhangi bir şehrin herhangi bir evinin herhangi bir odasında herhangi bir ailenin rast gele karşılaştığı acı bir olayla kederleniyor olması mümkündür. senelerdir ödediğimden midir, yoksa okuduğum her mısradan etkilendiğimden midir nedir, kira dedikçe aklıma şu hikaye gelir.

    kapının zili çaldı. genç adam masadan kalktı ve içeriden kilidi açtı.

    - batır hamzaulı’nu arıyordum, - diye konuştu orta boylu bir rus kadın.
    - benim.

    meçhul misafir ev kirası evrakını gösterdi.
    - borcunuz bayağı birikmiş, - dedi,
    - yarın ödemezseniz, mahkemeye vereceğiz.
    - veriniz, - dedi batır.
    - evden zorla çıkaracağız.
    - çıkarınız.
    - hiçbir şekilde af olmayacak.
    - olmasın.

    rus kadının hızı kesildi.

    - fakat, yine de borçlarınızı ödemeniz gerekir.
    - tamam.
    - ne zaman ödeyeceksiniz?
    - belki, hiçbir zaman.
    - niçin?
    - çünkü, yarın ben başka işlerle meşgul olacağım.
    - nasıl?
    - öbür dünyada işler çok.
    - ne?
    - mahşer sorgulamasından geçmem lazım. benim gibi ruhların cezası ağır olur.
    - öleceğinizi nereden bildiniz?
    - çünkü bu, benim isteğim.
    - eğer siz intihar edecek olursanız, günahkâr sayılırsınız.
    - o yüzden, benim gibi ruhların cezası ağır olur.

    rus kadın koynundan isa aleyhisselamın resmi işlenmiş haçı çıkardı.
    - bunu size vereyim, - dedi o, - acı çekerseniz, gerçekten yardımcı olur.

    batır haçı eline alıp uzun süre baktı. var mısınız, yok musunuz diye düşünceye daldı o. isa peygamber haça iki elinden çivilenmiş, boynu aşağı düşmüş, uzunlamasına asılı duruyordu. rus kadın batır'ı kendisini bütün insanlığın günahını üzerine alan bu yüce zata benzetti.

    - bugün benim geldiğimi hiç kimseye söylemeyiniz, - dedi.
    - peki.
    - öyleyse, ev kirası evrakını posta ile göndereceğim.
    - gönderiniz.

    zamansız gelen misafir arkasını dönüp merdivenlerden sakin bir şekilde inmeye başladı. dönemece gelince başını kaldırıp ona bakarak:
    - allahaısmarladık, - dedi.

    artık bu sözün benimle hiçbir ilgisi yok diye düşündü batır. salona geçti ve masasına geldi. iskemleye çöktü, pencereden dışarı baktı. akşamın alacakaranlığında kendini yalnız hissetti. içini sıkıntı bastı. çiseleyen yağmur altındaki sokakların her tarafından belirsiz bir şekilde yanan, dermansız bir şekilde sallanan ampulün ışıkları görünüyordu. dünyada sonsuz hiçbir şey yok, belki kitaplar bizi kandırıyordur. o an aklına gelen isimleri düzensiz bir şekilde yazmaya başladı.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap