34 entry daha
  • şimdi her şeyin birbirine karıştırıldığı neoliberal dünyamızda gerçekler egemenlerin dayattıklarından çok farklıdır; üretim fazlasından bu yana kanundur;

    1- tüm devletler diktatörlüktür
    2- tüm diktatörlükler belirli bir sınıfın/iştirakçilerinin iradesini yansıtır. ve diğer sınıfların dayandığı temeli ve o sınıfların üst yapısını ezer, yıkar ve alt yapısını da kendi bakış açısına göre dönüştürür. devlet budur, başka düşünceleriniz varsa geçmiş olsun.

    (not: madem hepsi diktatörlük o halde anarşizm iyidir diyorsanız yanıldınız, üretim fazlası yeterli düzeye ulaşmadan ve bi şart daha var... gerçekleşmeden anarşistler dünyanın her yerinde ve her zaman toplumların en gerici kesimlerindendir ve doğal olarak karşı devrimcidir)

    devam edelim, sscb bir diktatörlüktü, ezdiği burjuvaziydi, keza çin halk cumhuriyeti.. **
    devrimci fransa ya da burjuva demokratik devrimi de bir diktatörlüktü ezdiği aristokrasiydi. imparatorluğa döndü burjuvaziyi ezdi.

    sscb de, fransız imparatorluk dönemi de ya da rus çarlığı da burjuvaziyi ezdi.

    kimin kimi ezdiği ilerici gerici çelişmesinin cevabıdır. yoksa ne sosyalistler ne de burjuvazi ne de başka bir sınıf önsel olarak ilerici veya gerici payesini alamaz. feodalizm hatta kölecilik bile ileriydi zamanında. ve gelecekte sosyalistler dahi gerici kalacak...

    ezme işinin ilerici-gerici karşıtlığının temel ve gizli mantığı üretim biçiminin gelişimindeki, dolayısıyla insanın özgürlüğe ilerlemesindeki rolüdür. her büyük dönüşüm üretim araçlarının gelişimini ve en fazla ezilen sınıfların aşama aşama özgürleşmesini getirir...

    örneğin rousseau kuvvetler birliğini savundu, çünkü aristokrasiyi ezmek, yok etmek istiyordu, amacı insanların hür doğduğu gibi hür yaşamasıydı, bunun için devlet aygıtının bütün gücü birleşik ve mutlak olmalıydı...
    montesquieu ise kuvvetler ayrılığı tarafındaydı ama amacı özgürlükler değildi. yıkılmakta olan soyluluğu demokratik devrimler (devrimci burjuvazi) karşısında korumaktı. böylece yıkımın şiddetini düşürmek ve iktidarı burjuvazi ile bölüşmek istiyordu.

    yani her şey birbirine dönüşebilir, diktatörlükler, yönetim vs kimin elinde önemli olan budur. öyle şekle bakarak hiçbir şey anlaşılamaz. emperyalizm insanlığa şekle bakmayı telkin ediyor ama mühim olan içeriktir. bugün aklı başında insanlar açısından kuvvetler birliğini* savunan rousseaou ilerici, ayrılığı* savunan montesquieu gericidir zamanına göre...

    sscb'de işçi diktatörlüğü kendisinden önceki sınıf olan burjuvaziyi ezdiği için ileri
    çarlık'da soylular demokrasisi kendisinden sonraki sınıf olan burjuvaziyi ezdiği için geri

    sscb'de işçi demokrasisi ve çarlık'ta monarşik diktatörlük biçiminde de adlandırılabilir ve hiçbir farkı yoktur.

    önemli olan üretim biçiminin ve üretim araçlarının gelişmesidir, engel olan gericidir. mesela börklüce mustafa ya da thomas müntzer'i ele alalım. yaklaşık aynı çağda yaşamış bu köylü "sosyalistler" üretim ilişkileri açısından fazla ilericidirler. bu durum maddi gerçeklerle örtüşmediğinden onları dönemine göre gerici durumuna sokar. feodalizmin yıkımıyla ortaya çıkan anarşistlerin bugünkü durumu gibi.

    günümüze dönelim. atatürk de ezdi, feodalizmi, saltanatı, gericiliği, mandacılığı ve emperyalizmi
    peki erdoğan kimi eziyor; çağdaşlığı, emekçiyi, kadın-erkek eşitliğini, yerli sanayiciyi, bağımsızlığı

    bu noktada bazı yüzeysel sosyalistlerin anlamadığı emperyalizm döneminde ezen ezilen olgularının burjuvazi-proletarya çelişmesinden önce çağın baş çelişkisi olan ezen-ezilen milletler çelişmesine dönüşmesidir. (bkz: diyalektik materyalizm)

    ortaçağın panzehiri cumhuriyettir, sosyalizm değil. sosyalizm mücadelesi orta çağın ezildiği koşullarda oluşabilir. benim demem belirlemiyor, çıkın sokağa emekçiye sosyalizmi anlatın. fakat orta çağın ezildiği önemli aşamalardan biri olan 27 mayıs ertesinde daha fazla emekçi ile aynı dili konuşabilirdiniz.

    bu nedenle her lider diktatör ya da demokrat olarak adlandırılabilir. köleci atina'ya bile demokrasi deniyordu varın siz düşünün gerisini.

    önemli olan şudur, çağımızın gerçeği, emperyalizmin
    karşıtı atatürk ileri ve çağdaşlaşma ve daha ilerinin yolunu açmak
    yandaşı erdoğan ve benzeri geri ve daha gerinin, cehennemin kapılarını açmaktır...
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap