4 entry daha
  • biraydı tabii. lise üniformaları içinde, öğle saatinde, işlek bir caddenin ortasındaki bir parkta içmiştik. efes extra. artık o biradan daiçmiyorum . kırmızı tuborg'u bile bıraktım aslında. ikinci kutuya geçtiğimde yamulmuştum. çimenler. gelip geçen arabalar. bankın üstünde cips paketleri. büyük bir okyanusa ayaklarını değdirip, nefesinin kesilmesi gibiydi. bir maceraydı. neden içmeyi bu kadar istemiştim?

    sonra dershane aralarında, coğrafya dersinden önce hızlıca içilen kırmızı tuborg. sonra sadece biranın yanında içilen sigaralar. sonra bir başka parka, arkadaşın telefonundan dinlenilen türk sanat müziği eşliğinde tam teşekkül mezelerle, rakı. sonra onunla beraber içilen şarap. sonra kışın eli yakan biranın soğukluğu. hissedilenlerin deriyi yakacak kadar yoğun bir sıcaklığa ulaşması.

    içkinin romantizmi, içkinin o edebî yanı çekici geliyor insana. kendine zarar veren kahramanın cazibesi. o okyanusa yüzmek için adım atmıyormuşuz meğer, o ilk yudum okyanusta boğulmak için alınıyormuş.

    sarhoşluk bir sisten ibaret ve yolumuzu bulmak pek de umurumuzda değil.
299 entry daha
hesabın var mı? giriş yap