5 entry daha
  • hazır bu mevzu sönmüşken, gerçeği daha fazla saklamayalım, küfür yemek pahasına açıklıyorum: apaçilik bu toprakların çıkardığı en punk'vari akımdı.

    "ne diyo lan bu" demeden bir dinle, sonra tartışırız.

    ikisine de uzaktan bakan biri olarak, aralarındaki benzerlik beni şaşırtıyor. sınıfsal, kültürel ve biraz zorlama ile tarihsel olarak o kadar kesişim noktası var ki, anlatamam yani.

    bizimkiler sınıf bilincine sahip olmasa da, çoğu işçi sınıfından ya da işsizdi, -herhangi bir sosyolojik inceleme yapmadım tabi ki- orta sınıftan neredeyse hiç apaçi yoktu, aynı 35 sene evvel ingiltere'deki akranları gibiydiler neredeyse.

    bu marjinal arkadaşlar, kendi müzikleri ile geldiler. punk etiğine uygun olarak (do it yourself), kendileri çalıp, kendi kliplerini çektiler. ve bu müzik entelektüel ve anlamlı olmak zorunda değildi. ama punk öyle miydi, heriflerin bir derdi, olayı vardı diyecek olursanız, burada gözler malcolm mclaren'a dönüyor. hakkında her ne kadar nahoş laflar edilse de, punk'a entelektüel harcı katan oydu. hadi belki de biraz bernie rhodes. yoksa pis heriflerdi oğlum punklar.

    adını hatırlayamadığım bir kitapta (tek akorlu mucizeler - punk rock'ın anlamı ve gücü olabilir), punk'ı ingiltere'de sanayi devrimi ile kesilen folk müziğinin şehirde yeniden icrası olarak tanımlıyordu. al sana arabesk rap. aslında arabeskin kendisi de böyle tanımlanabilir ama şansımı zorlamayayım.

    giyim konusunda bişi diyemeyeceğim, gördüğüm tek benzerlik dar paça pantolon.

    daha fazla uzatmıyorum, mesai saatindeyim. üstünkörü aklıma gelenler bunlar. ama en önemli benzerliği sona sakladım. kendini zevk sahibi, kültürlü, beyaz olarak gören insanları bilinçsiz de olsa rahatsız etmeleri, bu ne lan amk dedirtmeleriydi. o yüzden yüreğimde yaşıyorsunuz apaçi kardeşlerim.

    son olarak sadece ingiltereyi baz alarak bu benzetmeyi yaptığımı söylemeliyim, yoksa amerika konusunda bişi diyemeceğim (işte sibicibi, micibimi falan)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap