aynı isimde "aldatmak (dizi)" başlığı da var
484 entry daha
  • "aldatmak" toplumsal sorunun kaynağını bilimsel çerçevede biyolojik ve psiko-sosyolojik olarak incelemeye çalışacağım.psiko-sosyolojik sorunlar daha az gözlem yeteneği içerir.test edilebilirliği kaotiktir.bunun için daha çok rasyonel çıkarımlar olarak kalacaktır.fakat biyolojik verilerin yanıltıcılığı daha azdır.çünkü bilimsel yöntem izlenir.biyoloji ana bilimdir.

    "zeka düzeyi daha düşük canlılara gidildikçe,yapılan tercihlerin genlerden çok daha fazla etkilendiğini görmek mümkündür."

    insanın bilinç ve irade tercihleri genetik yakınlaşmaların etki alanını kısıtlar.bilinç ve irade.bu iki kelime aklınızın bir köşesinde şimdilik dursun. genetik anne-baba figürü üzerine freud vari benzetmelere girmeyeceğim. bilinç ve iradedenin yokluğunda kişinin güdüselliğine değineceğim.

    insan türünden zeka olarak düşük fakat fizyolojik,genetik olarak %95 benzerlik gösteren üç yakın akrabası ile ilgili şöyle bir verimiz mevcut:

    "şempanze testisleri 110 g ile diğer insansılarla karşılaştırıldığında (gorillerin 28 g, insanların 43 g) belirgin bir biçimde daha büyüktür. bu durum çokkocalılığın hakim olduğu şempanze topluluklarında beliren sperm rekabeti sonucunda ortaya çıkmıştır."

    28 gram = x goril
    110 gram=4x şempanze
    43 gram=1.5x insan

    x=eş sayısı.(dişi) hayatını devam ettirmek, türünü sürdürmek için bu 3 birbirine yakın türün eş seçimi bu şekildedir. genelde, eş sayısını cinsel seçilimle, "üretkenine" yönelmek şeklinde yaparlar.

    fakat insan bazında zeka küpü bir canlıyı incelediğimizde zekasını türlü nedenlerden dolayı işevselliğini yerine getiremiyorsa, insanın bu 1,5 eş biyolojisi "aldatmaya" gidiyor. amacını, biyolojisine göre sınırlandırıyor.
    "çocuk yapsam, yeter."
    "şu kızla yatsam, daha bir şey istemem."
    "eşimi de seviyorum, ama cansuyla da olmak istiyorum."
    "hakan çok yakışıklı ama peki berk? öff"

    bu lafları edenlere illa ki rastlamışsınızdır.beyin işlevselliğini yitirince popüler kültür düzeyine itilen birey sadece biyolojisine yöneliyor.felsefe,sanat,müzik,din,gezi,verimli diyalog,sosyallik gibi "üremeyle alakası olmayan" konular.(dini başka bir yerde işlerim.) popüler kültür düzeyinde bırakılıyor.zeka haliyle öğrenemediği için, var olanı kabul etmek zorunda kalıyor.bu yüzden siyasi kitleler bu çoğunluğu hedefler.çünkü popülasyonu bu üremesine düşkün canlılar oluşturur.konudan fazla sapmayayım.

    hayvanlarda cinsel seçilim. memelilerde özellikle, verimli döl oluşturabileceği eşi seçmek, çevresel ortama mükemmel bir şekilde ayak uydurabilecek yavru üretecek sperme sahip erkeği seçebilme üzerinedir.

    bu seçilim, fiziksel çeşitliliğin "üstün" görülen fiziksel özelliklerine göre yapılıyor. çünkü o fiziksel kriterlerinde üremesi için gerekli nitelikler olduğuna güdüleri karar veriyor. güdüsel. bilinç ve iradeden yoksun tercihlerdir. insanın erkek cinsinde haliyle uzun boyluluk,kıllılık,penis uzunluğu,omuz yapısı,kalça çıkıklığı,göğüs şişkinliği,kas yapısı bölgelerce niteliği değişebilen, nitelikli fiziksel özelliklerdir.

    darwin memelilerde "...erkeklerin dişilere sahip olmak amacıyla birbirlerine girdikleri güdüsel mücadele..." olduğunu söyler.modern kız-erkek senin sevgilin,benim sevgilim kapışmasını buna bağlamaktayım.kız kavgası filan.

    evlilik belirli bir enerji korunumunu toplum usulüyle baskılayan bir olgudur. modern toplumlarda bire birdir. sıcak ülkelerde testisleri gram olarak daha büyük olan ülkelerin erkeklerinde 1 veya birden fazla olabilir. hatta dinlerin çoğunda çok eşlilikten bahsederler. nedeni iklimsel testis büyüklüğü.

    insanlar belirli bir yaştan sonra enerji korunumu ilkesine göre yaşamak isterler. buna "huzur" derler. fakat hayat şartları her gün bu huzur denilen kavramı test etmek üzerinedir.enerji değişimi, aktarımı inanılmaz hızla döngü halindedir. bu döngü sosyal şartlarda ve bilimum olaylarda bozulabilir. çoğu insan bunun farkında değildir.

    bu yüzden belirli huzursuzlukların esiriymiş gibi davranır. psikolojisini ona göre hazırlar. düşünce yapısını da geliştirmediyse "düşünce kaybı" gerçekleşir. bu durumda yüzeysel olan (ki insanların %70'ten fazlası yüzeysel bilinçle yaşarlar.) bilinç çöker. kişinin bu enerji bozunumu düşünsel çöküşünün yitirilmesiyle elinde kalan son kozu "fiziksel" biyolojik hareketler bu enerji bozunumunu dengelemeye çalışır. bu huzuru bir fahişe de ve bir metreste bulur. çünkü ortalama bir testis; 1.5 eş gibi kaygılı bir sayıda durmuştur. dişiler içinse aldatmak "üstünlük, ele geçirme, çocuğunu beğenmeme, fiziksel tatminsizlik" olguları üzerinedir. bu olgular üzerine psikoloji okuyan arkadaşlardan bilgi alırsanız, daha sağlıklı olacaktır. çünkü dişilerin aldatması daha yoğun bir konudur.

    psikoloji haricinde genel olarak aldatmak bu enerji korunumunun dengesizliği üzerinedir.

    toplumsal sorunlara değinemedim.çünkü toplumsal sorunlar üzerine makaleler oldukça kalabalık olacaktır.

    not: aldatmayı meşru kılmıyor.sadece bilimsel yöntemlerini, insanının bilinç ve irade kaybının üzerindeki etkilerini basit bir dille anlatıyorum. lütfen bu konuda eleştiri yapmayınız.

    not 2: niye böyle bir yazı yazdım? biyolojiyi neredeyse yok sayan, entelim-dantelim, canım benim entrysiyle #35546499 "sereserpen" adlı yazarın "evli bir erkeğe aşık olmak" konusunda yazdığı. "trajik ve dram" dolu bir vakaymış gibi bahsetmesi üzerine kendi yorumlarınızın daha bilimsel ve temel olarak şekillenmesi için yazdım.
    bu olay ile ilgili toplumsal yazı yazan "hayvan terbiyecisi" adlı yazarın yazısı da bir nevi bana yazmam için teşvik ve ilham olmuştur.
    #38758525
913 entry daha
hesabın var mı? giriş yap