102 entry daha
  • "i belive in angels" diye bir söz vardır, hatta abba'nın da ünlü bir şarkısında geçer; "i have a dream". derindir anlamı, düşündürür insanı. yaşanır ara sıra bi şeyler bazen farkında, bazen de farkında olmadan, yakalayamayız bu yönünü hayatın, yaşanır gider olaylar, iz bile bırakmadan. ama yakaladığınız zamanda inanmak zordur her şeyden önce, acaba ile bir yerlerde takılır. her şey bu kadar mı kurgulanır insanın kaderinde önceden. insanın eşref saati derler ya işte öyle bir şey yaşadım ben mamma mia'da, izlediğim o anlarda. açıklanamaz, anlatılamaz...
    yaklaşık 2 ay kadar önceydi. evde yalnızım o gün, ev ahalisinden kimsecikler yok, ender rastladığım anlardan birisi, ben de yalnızlığın tadını çıkarayım dedim kendi kendime usulca. severim bu ruh halini bazen. hadi bugün abba günüm olsun, çok severim abba'yı, ne de olsa vakti zamanının en güzel grubuydu dinlediğimiz. sonra buldum abba'nın albümünü internettten, çalmaya başladım yüksek sesle, umrumda bile değildi sesin yüksekliği, çaldım, dinledim, çocukluk ve gençlik yıllarıma gittim, geri geldim, yine gittim, müziği içime çektim, saklandım orada, o yıllarda; dans ettim kendi kendime aralarda, işimi yaptım, hep müzik benimleydi, abba benimleydi; mamma mia'lar, money money money, dancing queen, i have a dream, i belive in angels, chiquitita, waterloo ve diğerleri. ruhumun dinlendiği bir gün oldu o gün ve o gün orda kaldı anılarda ve de unuttum gitti diğer yaptıklarım gibi. takiiiii 16 şubat 2014, saat 14.00' a kadar...
    bir yolculuk yaptım bu arada taaa uzaklara, okyanus ötesine. uzak ve güzel bir yolculuktu, içinde nostalji, dostluk, özlem, paylaşım, kar, soğuk, sıcak, derinlik, her şey var, ne düşünürsen vardı yani. bu esnada yolum bir de new york'a düştü. çok severim new york'u tıpkı istanbul gibi, gez gez keşfet keşfet bitmez hep gözün arkada kalır bir daha ki sefer için. gizemli, zengin, heyecanlı, kalabalık, ürkek bir şehirdir ny. gezdik, hatta broadway' de bir müzikale gidelim hadi dedik gittik, kısmette mamma mia varmış, planlamamıştık hangi müzikal olacağını önceden; ne çıkarsa bahtımıza, hangisine bilet bulabilirsek demiştik. aldık biletlerimizi ve oturduk, bekliyoruz.
    müzikal başladı. bir de ne göreyim abba'nın şarkıları eşliğinde bir şaheser, gözlerime inanamadım, gerçekten inanamadım. benim 2 ay önce dinlediğim tüm abba şarkıları karşımda hem de sahnesiyle, müziğiyle, orkestrasıyla, sanatçısıyla, özlemiyle, nostaljisiyle heyecanıyla, işte orada, karşımda, rengarenk, tüm ihtişamıyla duruyor, bana bakıyor! nasıl mest oldum nasıl izledim, nasıl duygulandım, nasıl seyrettim bilemedim. artık son 2-3 şarkıda göz yaşlarımı tutamadım, ağlaya ağlaya, burnumu sile sile sonlandırdım, çok çooook güzeldi...ve şuna da çok eminim ki o gün o salonda kimse benim kadar zevk alarak izlemedi oyunu, en çok doyuma ben ulaştım, kulaklarımla, ruhumla, bedenimle, geçmişimle ve gelecekteki anılarımla. o gün benim günümdü kimseye veremem kusura bakmasın. o gün her şey benim içindi, mamma mia benim için sahnelendi broadway'de. müzikal bitip de dışarı çıktığımızda, sarıldım, ağlamaya devam ettim ve o günkü dondurucu ny soğuğunda bile yarım saat kendime gelemedim, her şey bir rüya gibiydi. dondurucu soğuk bile bana güzel geldi o gün. çocukluğuma, gençliğime giden, beni çeken, en son evde 2 ay önce benimle beraber olan, buraya benimle gelen bir melek vardı o gün yanımda. eşref saatlerime rastlamıştım ben. işte o gün o abba şarkılarından özellikle iki tanesi daha bir anlamlıydı benim için; "mamma mia" ve o gün " i have a dream" diyen ve içinde "i belive in angels" diye devam eden şarkı bu rüya şarkı.
    abba'nın taç giydiği bir gündü o gün benim gönlümde, benim gönül grammy müzik ödülümü, oscar'ımı aldı, tescilledik hep birlikte...hayatıma unutamayacağım bir gün olarak kazındın sen "mamma mia".
    sen dünyanın en güzel, en iyi, en başarılı müzikalisin, "mamma mia", bunu bil, daha ötesi yok!
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap