184 entry daha
  • ileri düzeyde olanlar için söylüyorum bunu, yeryüzündeki cehennem. kendileri de kendi cehenneminin hem zebanisi hem odun taşıyıcısı hem kurbanı hem katili.

    yalnız kalamazlar, mümkün değil. kendileri ile başbaşa olamazlar, başkalarında kaybolmaları gerekir. başkalarının yanında ne kadar mutsuz olduklarının önemi kaybolur, hatta bu başkalarının beş para etmez kişiler olmaları da mühim değildir, yeter ki hoşlarına giden birkaç söz çıksın ağızlarından.

    uç noktada ölüm korkuları vardır, seks hayatları inanılmaz karmaşıktır, es kaza sevgili oldunuz diyelim ve onun arkadaş ortamına girdiniz, tanıştığınız kişilerin çoğu ile yatmıştır. onu geçtim, sizin arkadaş ortamınızdaki çoğu insanla da yatabilir, şanslıysanız sizden ayrıldıktan sonra.

    aldatma çok sıradan bir durumdur. şimdi şöyle düşünebiliriz, kim aldatmıyor ki? ya da tabi ki sevgi, saygı ve sadakat barındıran ilişkiler de var bunun aksine. aldatmak konusuna dönelim, aldatmak var aldatmak var. yurt ya da şehirdışından biri ile aldatmak, ex'lerden biri ile aldatmak, iş arkadaşı ile aldatmak, çiftin yatağına başka birini alarak aldatmak var, sosyal çevreden insanlarla aldatmak var, arkadaş çevresinden ve çevrenin de bildiği bir şekilde aldatmak var. bu sıralamada her hangi bir şıkka uzaklık hissetmeme gibi bir durum da vardır.

    herhangi bir pişmanlık duymadan her türlü suçu işleyebilirler, hırsızlık yapmaları onlar için çok doğaldır. işin içinde adrenalin de varsa ne ala.

    sevilen bir insan olmak isterler ve bu yüzden tam bir sosyal bukelamundurlar, onlar için bu da çok doğaldır. iyicil ve hümanist bir izlenim yaratmak isterler ama "kullan at" yaşam mottolarıdır. herkesten ilgi beklerler ama dünyada tek bir insan bile onlar için önemli değildir, buna aile de dahildir. burada yatan "terkedilme korkusu"nun doğal sonucudur, yaşamak ister ve mevcut koşullarda zaten bir şekilde terkedileceğinin az buçuk farkında olduğundan, yaklaşımını bu şekilde gerçekleştirir. duygusal boşlukları muazzam boyuttadır, bir bütün ile beraber olabilme arzusu çarpık seks hayatlarına bir açıklama olabilir, ki etkisi büyüktür, ölüm korkusu da işin tuzu biberi olur bu konuda. yine benzer şekilde bir bütünü hissetme arzusu ile uyuşturucu kullanımına meyillidirler zira ilk başta dediğim gibi kendilerinin cehenneminde tek başınalardır.

    "hayatı yalan" denilen insanlardır, sık yalan söyleyen tanımından daha uygundur bu durum zira inanılmaz bir savunma ve inkar mekanizmaları vardır. inkar mekanizmasının hayrete düşüren yanını gözlemyebilirsiniz, hatta hasta olduğunu daha iyi anlamanızı sağlar, pek tutarlı bir örnek olmayacak hatta çok uç nokta ama daha iyi anlaşılsın diye şöyle söyliyeyim, herkesin apaçık ortada gördüğü bir gerçeği inkar ederken o kadar saldırgan o kadar yırtıcı olurlar ki ağzınız açık kalır. hani aldatırken yatakta bassanız kalkıp sizi döverler ve bu konuda kesinlikle haklılardır. * aslında dönüp dolaşıp başta bahsettiğim cehenneme denk düşer, öfke, hiddet, kendilerine yöneliktir ama ilginçtir kendisine öfkelenip başkasını öldürebilecek insanlar bu hastalıktan muzdarip insanlardan çıkar. tabi kendi hayatlarını sonlandıranlar da vardır.

    yakın çevrelerinin dışında, kendilerinin gördükleri zarar da azımsanmayacak boyuttadır, iş ilişkileri sendeler, ikili ilişkiler hep yorucudur, her türlü madde bağımlılığına sonuna kadar açıktırlar. yatkınlıkları da varsa eğer, alkolizm diğer yandan pençeyi atmıştır, karaçiğer iflas sinyalleri gönderir sıklıkla, sağlıklı karar alma mekanizmaları çökmüştür, gölgelerle boğuşurlar.

    şeytanlar görürler hep, karşıdaki insanda her hangi bir art niyet bile olmayabilir fakat hasta kişinin kafasındaki şablonda durum böyledir. kafalarının içine fısıldanılan vesveselerin kurbanıdırlar, halbuki vesveseler kendi özlerinden kaynakladan bir yansımadan ibarettir, o yüzden sevemezler. hatta bu yüzden karşı taraftan gelen birkaç kötülük onlar için biraz rahatlatıcı sayılabilir, bahane misali, "ben onu berkcan ile aldattım ama o da geçen gece son tek sigaramızı habersiz içmiş." gibi... *

    anne faktörünün etkisi büyüktür, ki anneleri bu hastalıktan müzdarip kızların çok ama çok büyük bir kısmı aynı hastalığın ya da daha doğrusu lanetin taşıyıcısı olarak ömürlerine devam eder. anne ile ilişkilerde nefret, kin gibi duygular ile şefkat, sevgi gibi duygular arasındaki hızlı geçişler üstlerine siner ve duygular ölür. üstüne erken çocuklukta travmalar ve belki cinsel istirmar, ilk gençlikte de çocukluk döneminde yaşananların ve anne ile ilişkinin yarattığı algının dolaylı etkeni olduğu olaylar ile, kişilik gelişiminin en önemli çağlarında hastalığın sağlam temeli atılır.

    yardıma ve sevgiye muhtaç haldelerdir, öyle midirler? bu görüntü bir terkedilme korkusunun yan ürünüdür, vicdana oynarlar bazen, ağlama nöbetlerinden sonra ilk iş yapılacak yeni yamuğu tasarlamaktır. yine de, herşeye rağmen, aslında muhtaç haldelerdir fakat ne yazık ki iyileşme şansları çok ama çok azdır. zaten ilerleyen yaşlarda topluma biraz daha uyum sağlayan, kendilerine ve başkalarına daha az zarar veren bireylere dönüşürler, (eğer herhangi bir aşırılıktan ölmediyseler.) kısaca daha iyi bir maske ve buna daha uyumlu bir kişilik yapısına bürünürler. kısaca, iyileşme ihtimalleri yok denecek kadardır, sevginin iyileştiremeyeceği birşey yok diyenlerdenseniz, sizi canı yürekten kutlarım fakat.. psikologların bile tahammül edemediği vakalarda hayalperestliğin lüzumu yok, kaldı ki ben herkesin illa tedavi edilmeleri gerektiğini düşünen bir insan değilim hatta bazıları için daha kötü sonuçlar getirebileceğini, ne olursa olsun tedavi mantığının sağlıklı olmadığını düşünenlerdenim.

    belki kendi şeytanlarını kontrol altına almaya odaklanabilir, geçmişlerindeki acı dolu travmatik anılarla yüzleşme cesaretini gösterebilirler, belki başkalarını affedebilirler, vesveselerinin gerçek olmadığını anlayabilir ve normal bir insan nasıl davranırdı gibi sorularla kafalarını meşgul edebilirler. meditasyon ve biraz maneviyat kesinlikle önerilir. cehennem bile sonsuz değildir. ha buarada ahiret inancı olan bir insan değilim ama metaforun hastasıyım.
794 entry daha
hesabın var mı? giriş yap