11 entry daha
  • ilyada’nin –ve dolayisiyla da odysseia’nin- tarihte bilinen en eski kaydi m.ö 6. yüzyil civarlarinda peisistratos’un emriyle atina’da gerçeklestirilmistir. m.ö 3.-2. yüzyillarda destanlar ‹skenderiyeli filologlar tarafindan kayda geçirilip rapsodi adi verilen bölümlere ayrilmis. bu dönemlerde destanlarin çok sayida yerel yazimi gerçeklesmistir: kibris, girit, argoliki vd. ‹skenderiyeli filologlar daha sonralari pek çok dizenin sonradan yanlis yazildigini ve bunlarin katisiksiz metinler olmadiklarini varsaymaya baslamislardi. bununla birlikte kendi aralarinda eklenen dizelerin tam olarak hangileri olduklari konusunda fikir birligine varamiyorlardi. benzer müdahaleleri –dizelerin eklenmesi ya da çikarilmasi- bergamali filologlar da gerçeklestirmislerdi. pek çok devrin filologlari, günümüze gelmis olan girit versiyonun, en az müdahale içereni oldugunu kabul ederler.
    ilyada 16.000 dizenin etki ve dil bakimindan basarili bir biçimde biraraya geldigi hayranlik yaratici bir eserdir. temel yapisi basit olmakla birlikte detayli betimlemeler ve konu disina çikan uzun bölümlerle sik sik karmasiklasmaktadir. rapsodi 2’de, gemilerin uzun uzadiya anlatilmasinda oldugu gibi, belli bölümleri büyük olasilikla dönemin geleneksel egiliminden kaynaklanmaktadir. ancak bütün bunlarin yaninda unutulmamasi gereken ilyada’nin döneminin savas ve yigitlik destani olusudur. zekice tasarlanmis konudan sapmalar ve karsimiza çikan azimsanmayacak ölçüdeki benzetmeler homeros’un, savaslarin anlatimindaki monotonlugu hafifletmekteki basarilari olarak algilanmalidir.
    kullandigi dil tipik ve yer yer sikici olmakla birlikte kimi zaman istisnai bir biçimde güçlü ve yogun bir hale bürünmektedir. sert ve görkemli üslubu ayrintilarda bükülmez ve askeri bir üslup olarak göze çarpmaktadir. ancak öte yandan yigitligin ön planda oldugu deger sisteminde savasin hallerinin ve kisilerin karakterlerinin ortaya koyulmasina hizmet etmektedir. bunlara ek olarak dolayli anlatimlarin kullanilmasi anlatiya güç ve dramatiklik katmasi açisindan önemlidir.
    son kisimlarda, baris sahneleri –troya, bir diger adiyla ‹lion, surlarinin arkasinda rol alanlar gibi-, konu disina sapma olarak görülen bir takim anlatimlar ya da akhilleus’un kalkaninin uzun uzadiya tasviri bize bu devrin askeri basarilarin ötesinde neleri önemsedigini ortaya koymaktadir.
    ‹lyada yaratildigi andan bu yana tüm dünya edebiyatlarinin üzerinde derin etkiler birakan az sayidaki essiz cazibe sahibi eserden biridir.
    troya savasinin hikayesi, mitolojik yunan kahramanlarinin m.ö. 13. yüzyilda gerçeklesmis oldugu hesaplanan troya savasindaki maceralarini anlatir. pek çok kisi 1868 yilinda arkeolog heinrich schliemann tarafindan gün isigina çikarilana dek troya kentinin varliginin bir mit olduguna inandi.
    ‹lyada destaninda zeus, insan nüfusunun çok büyük bir sayiya ulastigini görerek nüfusu azaltmak için troya savasini çikarmaya karar verir. nereus kizlarindan birini bir fani olan peleus ile evlenmeye zorlar. dügüne kavga disindaki tüm tanrilar davet edilir. kavga, zeus’tan öcünü almak için dügüne üzerinde “en güzel tanriçaya” yazili altin bir elma birakir. athene, hera ve aphrodite elma için kavgaya tutusurlar. bu anlasmazligin çözülmesi için troya krali priamos’un oglu paris’ten, elmayi en güzel tanriçaya vermesini rica ederler. o, elmayi aphrodite’ye verir ve aphrodite de ona, onun dünyadaki en güzel kadin olan menelaos’un karisi helene ile evlenecegine dair vaatte bulunur.
    gerçekten de yunanlilar helene’nin kaçirilmasindan sonra troya’ya harekete geçmek üzere harekete geçmis olan menelaos’u seferinde desteklemeye karar verirler. mykenelilerin krali agamemnon komutan olarak belirlenir. aulis’te toplanilir ve troya’ya dogru yola çikilir. yanlislikla troya’nin biraz güneyinde bir kent olan teuthtas’ta karaya çikarlar ve bu kenti yakip yikarlar. yanlis yaptiklarini anlar anlamaz da troya’da tekrar karaya çikarlar. gemiden inen ilk yunan olan protesilaos, troyalilarin hükümrani hektor tarafindan öldürülür. bu kayiplarina ragmen yunanlar sahilde, sonraki on yil boyunca kalacaklari bir ordugah kurmayi basarirlar. homeros’un ilyada'sinda anlatilan bölüm ise bu zaman parçasinin onuncu yilidir.
    yunanlilarin en cesur komutani olan akhilleus, agamemnon’un, kendine ait kölelerden bir kadini kaçirmasi karsisinda kendini saldiriya ugramis sayar. o zaman yunan ordusunu güçten düsüren bir karar olan myrmidonlarla birlikte geri çekilme kararini alir. troyalilarin bir takim basarilarindan sonra, akhilleus’un en iyi arkadasi olan patroklos arkadasindan tekrar savasa dönüp myrmidonlarla birlikte yerini almasini rica eder. akhilleus onun istegini yerine getirir bu arada da hephaistos’un yapmis oldugu zirhi ödünç alir.
    ‹ste patroklos böylece çatismaya girer ve troyalilar da onun savasa yeniden giren akhilleus oldugunu sanarak troya surlarinin ardina çekilirler. hektor da yine, onun akhilleus oldugunu sanarak patroklos’un karsisina çikmaya karar verir. çatisma sirasinda hektor patroklos’un migferini kirar ve böylece de kim oldugu anlasilir. o zaman patroklos’u öldürüp akhilleus’un zirhini alir. bu hareketiyse ölüye yapilmis bir hakarettir.
    akhilleus arkadasinin ölümünü ögrendiginde intikam almaya karar verir. annesi thetis’ten hephaistos’tan kendisine yeni bir zirh yapmasini istemesini rica eder. bu arada da agamemnon ile uzlasir. bir sonraki gün çatismaya girer. hektor ile bir düello yapip onu öldürmeyi basarir. ardindan rakibinin ölü bedenini savas arabasinin arkasinda sürükler.
    ‹lyada, patroklos’un cenaze töreni ve priamos’un, hektor’un ölü bedenini kendisine vermesini rica etmek için akhilleus’un çadirina gelmesiyle tamamlanir.

    kaynak: ilyada, arkadas yayinevi, ceviri: fulya kocak, mayis 2004
148 entry daha
hesabın var mı? giriş yap