36 entry daha
  • nerdeeeeeen nereye...

    nazım; çok sevdiği karısı vera'ya "saman sarısı" adlı şiiri yazarken yanında bir şeyler çizen abidin'e döner ve:

    "sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?" der.

    abidin'in nazım'a cevabı yine şiirle olur:

    kokusu buram buram tüten
    limanda simit satan çocuklar
    martıların telaşı bambaşka
    işçiler gözler yolunu.
    inebilseydin o vapurdan
    ayağında varna’nın tozu
    yüreğinde ince bir sızı.
    mavi gözlerinde yanıp tutuşan
    hasretle kucaklayabilseydim
    seninle, bir daha.
    davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
    bağrımıza bassaydık seni nazım,
    yapardım mutluluğun resmini
    başında delikanlı şapkan,
    kolların sıvalı, kavgaya hazır
    bahriyeli adımlarla düşüp yola
    gidebilseydik meserret kahvesine,
    ilk karşılaştığımız yere
    ve bir acı kahvemi içseydin.
    anlatsaydık
    o günlerden, geçmişten, gelecekten,
    ne günler biterdi,
    ne geceler...
    dinerdi tüm acılar seninle
    bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan.
    ve dolaşsaydık türkiye’yi
    bir baştan bir başa.
    yattığımız yerler müze olmuş,
    sürgün şehirler cennet.

    işte o zaman nazım,
    yapardım mutluluğun resmini
    buna da ne tuval yeterdi;
    ne boya...

    sözlük yazarlarının cins-i kesif olanları mutluluğun resmini yapmaya kalkınca ortaya avm'de çocuk peşinde koşturan kadınlar çıkmış.

    laf sokulmaya çalışılan bu kadın da, evliliğin bir tercih olduğunu söylüyor sadece. sanki abesle iştigal bir durummuş gibi. insanı diğer canlılardan ayıran temel özellik budur arkadaşım. kendi hayatınla ilgili kararları vermekte özgür olman gerekir.

    derdin nedir anlamadım gerçekten? evlenmek istediğin her kadın, ben evlenmeyi tercih etmiyorum mu dedi? evde kalma korkusu mu sardı seni? nedir yani?

    adetullahtandır: evliyim.
80 entry daha
hesabın var mı? giriş yap