4 entry daha
  • bir yazar.

    öncelikle güzel bir insan. yaşasın bağzı çocuklar.

    felsefe iyidir, nasıl yaparsan yap iyidir. ama analitik yaparsan daha iyidir. sezgici yapmazsan çok daha iyidir.

    bir felsefe yarışmasında tanıştık kendisiyle. ayak üstü güzel bir muhabbet çevirdik. kendisini akademia of platoya davet ettim (reklamımızı da yapmış olalım).

    ama gelin görün ki bu genç insan diyor ki "dış dünyanın varlığının kanıtı dış dünyanın varlığının kendisidir. dış dünyanın varlığı o kadar açktır ki ayrıca bir delile ihtiyaç yoktur."

    şimdi nerden tutsak elimizde kalıyor. descartes ve marx bile daha elle tutulur argümanlarla gelirdi. onları çürütmenin bir zevki vardı çünkü sağlam olduğunu düşünenler var. bu argüman ise çürük çarık, üzerine pek düşünmeden dahi yerleyeksan olacak durumda.

    iki temelde inceleyelim: (ı) self-kaynak gösterilmesi (ıı) sezgicilik.

    (ı) öncelikle x'in kanıtı x'tir diyor arkadaş.

    p->p
    p
    ?p

    burdan bakınca mantıklı duruyor. evet valid'dir, sound'dur. ancak ikinci öncül p zaten sorgulanan olduğu için dış varlık argümanında sound değildir. demek istediğim şudur:

    eğer ki 2*2=4 ise 2*2=4 birinci,

    2*2=4 ikinci öncül ve

    2*2=4 sonuç olsaydı sound olacaktı. zira bu objektif bir gerçeklik (gerçekliğinden emin olmadığımız dünyanın kuralları içinde) ve akıl yoluyla 2*2=4'ün doğru olduğuna varabiliyoruz. ancak dış dünyanın varlığına dönersek, dış dünyanın varlığını sorguluyoruz, sorguyu kenara bırakıp dış dünya vardır, diyoruz, öyleyse dış dünya vardır diyoruz. not sound, at all.

    (ıı) diğer bir taraftan (ve belki de ilkini tamamlayacak şekilde) sezgicilik kullanılıyor. dış dünyanın varlığı sezgilerimizle algılanabilir, kabul edilir, deniyor. bu tabi çok daha büyük bir tartışma konusu. bilginin kaynakları başlı başına bir felsefe dalı ancak şunları söylemek istiyorum.

    öncelikle tartışma descartes üzerinden gidiyordu. ve descartes duyulara dahi güvensizliği ortaya koyuyordu (kendisi de saçma sapan şekilde çözüyor). diyorum ki ben "sezgilerimize güveneceğimize nasıl varıyorsun?" bizler "i think therefore i am"deki "therefore"a nasıl varıyorsun, diyen bir ecdadın torunlarıyız (hocaların öğrencileriyiz). akla aklı bile sorgulatırken, kalkıp akılla "sezgilerimize güvenebiliriz" demek çok havada kalmıyor mu? öyleyse temellendirilmesi gerekmez mi?

    gibi gibi gibi..
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap