24 entry daha
  • "baba olmak" nasıl bir şey tam olarak bilmiyorum.

    henüz bir çocuğum yok. inşallah nasip olur bana da baba olmak.

    en yakın arkadaşlarımdan biri baba oldu yakın zamanda. kendisini on iki yıla yakın bir zamandır tanıyorum. yıllarca ev arkadaşlığı, sınıf arkadaşlığı ve daha da önemlisi zor zamanlarda dostluk yaptık. beraber yedik, içtik, güldük, eğlendik. mutlu, neşeli, sevinçli olduğunda nasıl davrandığını, nasıl tepki verdiğini, duygularını nasıl ifade ettiğini çok iyi biliyorum. hayatımda hiçbir zaman, kızının doğduğu gün kadar mutlu görmedim onu. sesini o kadar canlı duymadım. fotoğraflarda bile o kadar mutlu görünüyordu ve yüzündeki o istemsiz, bilinçsiz gülümseme o kadar güzeldi ki çok imrendim. allah bozmasın hiç mutluluğunu.

    babamla içten bir ilişkimiz var. en büyük hobisi beni arayıp sövmek. daha ortaokulda iken araba almak istemişti bana, kendi arabana bin diye düşündüm dedi. zorla arabanın anahtarını verirdi gezeyim diye. hala ben aradığım zaman meşgule düşürüp kendi aramaya kalkıyordu, yakın zamana kadar. şu sıralar, emekliliğin keyfini sürüyor, bağ bahçe işleri arasında vanilya aromalı rakı yaparak.

    askere gitmeden önce, sınava girdikten sonra, memlekete gittim. anamın elini öpüp hayır duasını alayım, babama el ense çekip, küfürlerine mazhar olayım diye. (bkz: babanın sigarayı bırakması/@acrozom) bir hafta kadar yanlarında kaldım, babam benimle ne doğru düzgün konuştu ne de yüzüme baktı. bir insanın kararması ne demekmiş, nasıl olurmuş gözlerimle gördüm. askerlik yapacağım yer belli olduktan sonra, hayati tehlikesi görece düşük bir yerdi (bkz: tofok), ne kadar sevindi, nasıl coştu ben bile şaşırdım. "üzerimden yük kalktı oğlum, omuzlarım çökmüştü" dedi. her gün herkesin yaptığı bir şey askerlik ama gel de bir babaya sor bakalım. hele kız kardeşime benden daha düşkündür. daha farklı bir iletişimleri var.

    kişisel deneyimlerimden elde ettiğim çıkarımlar ve hayatın içinden edindiğim gözlemler üzerine düşünebiliyorum en fazla, "baba olmak" kavramı üzerine. çocuğuna bir zarar gelen ya da çocuğunu kaybeden babaların yüzündeki acı ifadesi bile çok ağır geliyor bana. gezi direnişinde katledilen kardeşlerimizin, babalarının acısı hala hatırımda. bütün bunları böyle düşünürken, hissederken, dünyanın en kutsal kavramı, en büyük dogması, en saplantılı, en sapık, en karşı konulamaz duygusu, nesnesi bile olsa herhangi bir şey üzerinden, bir insanın canını alma, hele de kendi çocuğuna zarar verme eylemini anlayamıyorum. nasıl bir organizma, kendi çocuğunun canını almaya kast eder? hayallerine, geleceğine, mutluluğuna engel olur?

    "baba olmak" nasıl bir şey değil, tam olarak biliyorum.
34 entry daha
hesabın var mı? giriş yap