6 entry daha
  • bütün harfler derindir.
    b başka derindir.

    b alfabede ikinci harf.
    a ise birinci.

    sayı – harf eşleşmelerinde, a denildiğinde akla bir (1),
    b denildiğinde de iki (2) gelecek.
    ayrıca, a ve 1 erildir, gökseldir.
    b ise dişil, yere ait bir harftir.

    a=1=eril=göksel (semavi)=dikey=aydınlık=aktif=ateş=daire…
    b=2=dişil=yer(toprak)=karanlık=yatay=dikdörtgen (veya kare)…
    bu bir kalıp mıdır?

    bir sayıların ana unsuru, yapıcısı kabul edilmişti. hatta kimileri bir için “o sayı değil, mutlak olanı, bölünmeyeni, tam olanı, gök baba’yı temsil eder" der.
    iki, ilk sayı olmasa da, ilk çift sayıdır. yani, mükemmel, tam, bütün, bölünmez olan bir’in yarattığı ilk eserdir mükemmel iki.
    iki, bir’in bütünlüğü içinde gelişmiş olan ikiliği/düaliteyi de vurgular. iki içinde aydınlık-karanlık, siyah-beyaz, iyi-kötü, iç-dış, erkek-dişi gibi zıtlıklar bulunur.

    iki bir çift sayı olarak pasiftir (toprak / ya da toprak ana gibi). dişildir de aynı zamanda. burada akla gelen en tipik sembol çin’in kadim yin-yang’ı dır. bu bildik sembolde aktif, eril, pozitif, aydınlık, beyaz olan yang’dır. yin ise pasif, dişil, negatif, karanlık, siyahtır.

    bu özellikleriyle yang gökyüzünü, yin ise yeryüzünü simgeler. ancak her ikisi de birbirlerinin içinde karşıtlarını da barındırmaları (siyah içinde beyaz daire ve tersi gibi) ve bir daire içinde birbirlerini tamamlayacak biçimde örtüşmeleri nedeniyle ikisi bir “evrensel bütünü, harmoniyi” yeryüzü ve gökyüzü’nün mükemmel birliğini gösteren, mükemmel bir semboldür diyebiliriz.

    işte b’de içinde böyle bir harmoni ve bütünlüğü barındırır.

    fenike, arap, ibrani, arami, latin alfabelerinde ikinci harf olan (ve sayısal değeri iki olan) ‘b’ yaratılan/yaratılmış dünyaya bir gönderme yapar.
    etrüks alfabesinde farklı mı?
    ya göktürk alfabesi?

    göktürk alfabesinde b, çadır biçimli bir piktogramdır.
    eh, biçimi çadır olunca, anlamı da ‘ev’ olur haliyle.
    tek başınayken eb diye okunur.
    dilimize ‘ev’ sözcüğünün nerden geldiğini anladık galiba?

    evet, toprak olan, ana olan, kare – dikdörtgen olan b, doğal olarak bir barınakdır, evdir, yurttur, çadırdır, dünyadır.

    derler ki yeni ahit ve eski ahit bereshith (başlangıçta) diyerek yaratılış hikayesine başlarlar.
    ya kur’an?
    kur’an sureleri herzaman ‘b’ ile (bismillah) başlar (tevbe suresi hariçtir, ancak tevbe zaten b harfi ile başlar).

    hz. ali der ki “ilahi sırlar peygamberlere inen kitaplardadır, peygamberlere inen kitapların sırrı kur’an’da dır, kur’an’ın sırrı fatiha suresinde, fatiha’nın sırrı besmele’de, besmele’nin sırrı b harfinde, b’nin sırrı ise altındaki noktadadır, işte o nokta benim.”

    malum, nokta hiçliği/sıfırı sembolize eder, diğer taraftan da nokta olmadan arapçada cümle oluşturmak mümkün olmaz. hadi bakalım, bunu tefekkür etmek de size düşsün (zaten guéenon biraz sonra fazlasıyla ipucu verecek).

    ibranicede de ikinci harf olan (b) beth, ‘ev’ anlamına geliyor. kabala’ya göre tüm yaratılış tanrı’nın bir evi olma amacında ve çabasındadır ve buna göre beth harfi tanrı’nın mekanı kavramını simgeler. ibraniler b’de noktayı evin içine koymuşlar.

    aynı iki sayısı gibi, beth harfi de kabala’da düalite kavramını ortaya koyar ve tüm karşıtlıklar beth harfi içinde bir arada bulunurlar.

    r. guenon’da yaratılışın kökeninde ba’nın(beth)olduğunu kabul ederek şunları söyler ki zihin açıcıdır, “ba ruhu temsil eder. bunu da öz itibarıyla ‘nur’ ile özdeş olan evrensel varoluşun külli ruhu olarak anlamak gerekir … aynı şekilde ikilikten önce birlik, ya da ba’dan önce elif vardır. demek oluyor ki elif kutupsal bir harftir, şekli de zaten bir eksen gibidir. bunu izleyerek ilahi düzen oluşur. elif’in en üst noktası ki, “sırların sırrı” dır (sırru’l esrar), ba’nın noktasında yansır. evrensel varoluşun alanını saran ve sınırlandıran “ilk daire” nin merkezi olarak bu nokta zaten mevcut ve mümkün bütün yönlerde aynı zamanda görülebilir nitelikdeki çemberdir – gerçekte bir küredir. eğer elif’in dikey şekli ve ba’nın yatay şekli göz önüne alınıp değerlendirilecek olursa, aralarındaki ilginin etken ve edilgen bir prensibin ilgisi olduğu hemencecik görülür…”.

    geleneğin koridorundan bir başka sayfa açacak olursak, mısır hiyerogliflerinde ‘ruh’ un simgesi insan başlı kuştur ve ‘ba’ olarak okunur. insan başlı kuş ‘ba’ ölülere taze hava ve yiyecek getirir. akşam üzerleri de ra (güneş tanrısı) ile birlikte güneşe doğru dolaşmaya çıkarlar.

    ‘ba’ yı söyleyip ‘ka’ yı söylememek olmaz. ‘ka’ da eski mısır’da insan başlı bir kuşla temsil ediliyor, neyi anlattığı konusunda çeşitli rivayetler olmakla birlikte, kimileri ‘ka’ için astral bedeni temsil ediyor diyorlar; kimileri de “duble/fiziksel bedenin süptil maddelerden oluşan kopyası” diyorlar. bunları birleştirip “ba, ka, ra bir kutsal üçlemedir” denilebilir mi? o halde kuran’ın bakara suresi de adını burdan almış olabilir mi, bilinmez? ama biliyoruz ki bakara arapça’da ‘inek’ demek ve bakara suresi de ibranilerin ineğe (buzağı) tapmalarına dair bilgiler verir. konuyu karıştırma riskini göze alıp, daha önce bir bölümünde sözünü ettiğim mısır’ın kutsal boğası bach’ın (bacis) güneş tanrısı ra olan ilişkisini bir kez daha hatırlatmak isterim.

    babil kozmolojisinde daire gökyüzünü, kare de yeryüzünü temsil ederdi. daire içine yerleştirilmiş kare de mükemmel bir ile mükemmel iki’nin birleşmesini gösteriyordu. nitekim babil’de pek çok yerde bu sembol karşımıza çıkar.

    kare ile daire denince akla mabet planları gelir. mabetlerin zeminlerinin kare veya dikdörtgen (dişil – ev – iki), tavanlarının ise kubbe veya daire (eril – semavi – bir) olduğunu hatırlayalım.

    nasıl oldu?

    o zaman mabede giren kişi aslında anneye veya eve gidiyor. ibadetini yapıyor ve içsel aydınlanmasına kavuşup, çıkarken yeniden doğuyor.
    arka planda bu gerekçe olmalı.

    boşuna değil ma – beth (annenin evi) adı verilmesi.

    aynı şekilde uzakdoğu geleneğinde de gökyüzü (tien) ile daire ilişkilendirilmiştir, yeryüzü (ti) ile de kare. burada şu soru akla gelebilir, o halde ti-beth yeryüzünün kapısı-evi anlamına mı geliyor? işte sembolizma zenginliği böyle birşey. göğe doğru uzanan yüce dağlar yeryüzünün kapısı, ana tanrıçaların mekanı sayılmış. o dağlardaki mağaralar da ana tanrıçanın rahmi kabul edildiği için mağaralara girip çıkışlar yeniden doğuşlar, nura kavuşmalar olarak kabul edilmiş.

    rené guénon’un deyişiyle: “…bu iki sayının her biri kendi özel ‘düzeninde’ ilk olmanın gururunu taşırlar zira diğer tüm sayılar bir anlamda kendilerinden türer. ve bu ‘türeme’ diğer sayılar, ‘ilk sayılara’ nispeten ait oldukları özel dizilerinde ikincil öneme sahiptirler. diğer bir ifadeyle, ilk tek sayı ile ilk çift sayı sırasıyla yin ve yang’ın en yüksek derecede temsilcileridirler. ya da bir yanda gökyüzünün tabiatının, diğer yandan yeryüzü’nün tabiatının en saf ifadeleri olduklarını söyleyebiliriz…”.

    bir küçük bilgi, kimilerince kutsal sayılardan olan 12’nin esrarı da 1 ile 2’nin yan yana gelmesi olabilir mi?

    (alıntıdır)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap