4 entry daha
  • yurumeyi, gozlemlemeyi, otu boku kafasinda kurgulamayi (orn: fantasmagoria) ve hayal kurmayi, filme girmeyi (bkz: dream logic) sever. nesnelerle, sokaklarla ve kalabaliklarla bireylere nazaran daha hasir nesirdir. zamaninda paris'in pasajlarinda dukkanlarin vitrinlerinde kendi akislerini gormek icin ciktiklari yuruyusleri (bkz: to see is to be seen) daha bir yavas ve oturakli olsun diye yanlarinda kaplumbaqa gezdirdikleri rivayet edilir. diqer dillere cevrilmesi, tarihsel, sosyolojik ya da edebi kistaslardan biriyle cercevelenip sunulmasi beraberinde surekli bir anlam kaymasi getirir, zemini cok kaygandir, bu onu daha da ilginc ve gizemli kilar. walter benjamin'in pasajlarinin m konvolutu tamamen flaneur'e ayrilmistir, flaneur'un toptan kucaklamaya gelmeyen ruhu burda yamali bohca gibi onunuze serilir. ele avuca siqmayan, bu celiski ve gizem dolu metropol karakteri evrimleserek modernist ve postmodernist -amma illaki kapitalist- yapilanmanin tum hastalikli ve cekici unsurlarina sevgi-nefret iliskisiyle baqlanmistir. flaneur stranger ve badaud tipolojileriyle de ic ice gecmistir. ama her sart altinda "flaneur kendini sadece evinin disindayken evinde hisseden" soyu tukenmekte olan, korunma altina alinmasi gereken oyle garip ve saskin bir yasam formudur. fiil hali flanerie'dir, ayrica bu kelimenin nerde gecerse gecsin her zaman italik yazilmasi racondandir. (bkz: kendimden biliyorum); (bkz: kendimden biliyorsam namerdim)
103 entry daha
hesabın var mı? giriş yap