356 entry daha
  • kronik farenjiti olan insan zencefili elinden eksik etmemeli. yaş zencefili acı acı çiğneyince çok süper rahatlatır. toz zencefil süte veya bala veya hem süte hem bala karıştırılarak içilir/yenir. (en iyisi balla toz zencefili karıştırıp macun kıvamına gelince yemek) kök zencefil boş zamanda pastil gibi emilir. doğadan'ın zencefil limonlu çayı artık nefret getirene kadar içilir. farenjit 101 = zencefil. zencefil farenjitlinin kara gün dostudur.

    boğazın testere, zımpara gibi olmasına aldırmadan bol sıvı alınmalı. zencefilin dışında adaçayı da antiseptik bir etkiye sahiptir. aynı zamanda hatmi ve papatya da farenjite iyi gelen şeylerdendir. adaçayı çok değerli bir şey ama çok da abanmamak gerek, östrojen pompası çünkü.

    çayların hepsini bir arada karıştırmayın ve çayları kaynatmayın. ayrı ayrı üzerine sıcak su dökerek demleyin, bekletin. ılıyınca için. zevk almak için değil, ilaç niyetine için.

    bunları gargara yaparak içiyoruz, çünkü oradaki mikrop, pislik, artık ne varsa onları gargara yolu ile söküp mide asidinde öldürmeyi planlıyoruz.

    çok sıcak ve çok soğuk şeyler, asitli-gazlı şeyler yasak. kendinizi çok narin, ortamı değiştiğinde bozulacak bir saksı bitkisi olarak görün. her şey ılık. çorba da, çay da, karpuz da ılık. oda sıcaklığından çok sapma göstermemeli ama sıcak içecekler içinizi de ısıtmalı. katı ve boğaz tahrişi yapabilecek yemeklerden (örneğin, patates kızartması) kaçınmak gerek, her şey olabildiğince sıvı ve besleyici olmalı. mercimek çorbasını elde yapın ve onu için.

    ağız sürekli temiz olmalı, diş fırçalamak çok önemli. hasta olun olmayın, her gece yatmadan önce karbonatla gargara yapın. gün içinde aklınıza geldikçe ister için, ister gargara yapıp tükürün.

    vitamin için meyve değil ama soğan, sarmısak yeyin ama soğanı abartmayın hastayken. acıdan kaçının, acı boğazınızı tahriş eder. yaygın kanı acının orayı pişireceğidir, kazın ayağı öyle değil. acı yok rocky, acı yok.

    terlemeyin, üşümeyin. unutmayın ki saksı bitkisisiniz. klimanın pis havasından uzak durun. pencere açın bol bol, hava temiz olsun ama cereyanda da kalmayın. uyuyun bol bol ama uyurken ağzınız açık kalmasın. ağzınızdan nefes almayın. olmadı breathe right alarak burnunuzu açık tutun. uyurken "ağzı açık mı uyuyor" diye kontrol etsin birileri. eğer ağzınız açık uyuyorsanız uyku kliniğine. belki de septum deviasyonu var ve birçok şey ondan kaynaklanıyor. bir doktor türkiye'nin yaklaşık %60'ında septum deviasyonu olduğunu ama insanların farkında olmadığını söylemişti.

    ayrıca, reflü varsa yüksek yastık kullanarak uyuyun. mide asidi siz uyurken boğazınıza gelip oraları tahriş etmesin.

    alerji kaynaklıysa, ilaçlarınızı aksatmayın; onlar feci de uyku yapar. yatmadan önce alın onları. sonra da upuzun ve depderin uyuyun. alerji geçmeden farenjit yok olmaz, çünkü farenjiti alerji tetikliyor zaten. neye alerjiniz olduğunu bilin. örneğin, bir arkadaşımın yatak çarşafındaki mite'lara alerjisi varmış, bambu çarşaf almak zorunda kalmıştı. hatta bir ara da seksi saten çarşafları iki günde bir yıkayarak onlarla yatmak zorunda kalmıştı da, rahat edememişti "yatakta kayıyorum ben" diye. meğer pamuk çarşafa alerjisi varmış. bir alerji testi yaptırın, neye karşı ise alerjiniz onu bulun. farenjiti yapan o, ondan kurtulmadıkça farenjit de gitmez.

    en hızlı rahatlatma yaş zencefilin ağız göz yana yana hatır hutur çiğnenmesi ile olur. hatta günlük hayatta da zencefil eksik olmasın, biri klima mı çalıştırdı, emmeye başlayın kök zencefili pastil gibi.

    ekleme: bu illetten kurtulan biri olarak, kendimi kurtaran yolları söyleyeyim.
    öncelikle herhalde 8-10 kere kulak-burun-boğaz polikliniğine gitmiştim. allerjiler, septum deviasyonları, reflüler, vb. kontrol edildi hep. ilk olarak istanbul'un havasına verildi suç. aslında haklıydılar da, uzun süre başka şehirlerde yaşadığımda hiç hasta olmuyordum. ancak, istanbul'da yaşamak zorunda olduğuma göre bir şekilde başa çıkmam gerekti.

    ilk olarak, spor yapmak çok iyi geldi. bağışıklığı ne kadar arttırdığını anlatamam. düzenli spora başlayın mutlaka. daha önce hasta eden hareketlerin hasta etmediğini göreceksiniz.

    ikinci olarak, dedim ya, saksı çiçeğisiniz. terlemeyecek veya üşümeyeceksiniz ama ikisinden birini tercih etmeniz gerekiyorsa, üşüyün. ne olursa olsun, terlemeyin. bu ne demek? ben toplu taşıma kullanan bir insanım. dolayısıyla kışın her dolmuş, otobüs, vb.den indiğimde sıcak yerden inip gideceğim yere kadar soğuk bir ortamda yürümek zorundayım. hastalığı en çok etkileyen kısmın burası olduğunu buldum. toplu taşımada paltolu paltolu sıcak sıcak oturup dışarı çıkmak çarpıyordu. artık toplu taşımaya biner binmez paltoyu çıkarıyorum. hafif serin oluyor ama içeri-dışarı sıcaklığını dengeliyor. araçlarda terlemeyin, terli terli araçlardan dışarı çıkmayın. ayakta duracaksam bile bir elimde paltomu ve çantamı beraber tutuyorum artık. palto yere düşmüşmüş, elimde kolumda taşıyamıyormuşum; bunlar farenjitten önemli değil. oturuyorsam palto mutlaka kucağımda ve iner inmez giyiyorum. içeride donmadığınız sürece serinlik olsun, sıcağa alıştırmayın bünyeyi araçların içinde. bunun da etkisi çok yüksek.
484 entry daha
hesabın var mı? giriş yap