5 entry daha
  • kolay kolay kapışamazlar, çünkü:

    senarist, bir filmin öyküsünü sinematografik açıdan en verimli olacak şekilde, sinema formatında yazar. (özgün öykü, uyarlama, vb… hepsi.) en iyi senaryo ödülünü alır. (en iyi uyarlama, en iyi özgün senaryo vb vb…)

    filmin sahibi ise yapımcıdır. parayı bulur, senarist ve yönetmen dahil ekibi kurar vb vb… en iyi film ödülünü alır, çünkü film onundur.

    filmdeki dünya da (çoğunlukla) yönetmenin dünyasıdır. kendi bakışını, kendi duygularını, kendi felsefesini işler, kendi insanlarını yaşatır filmde - tabii yapımcının izin verdiği ölçüde. en iyi yönetmen ödülünü alır.

    meslek/zanaat açısından bakarsak, genellikle senarist ve yönetmenin mesaisi çok az çakışır.
    en çok görülen durum: bitmiş bir senaryoyu satın alan yapımcı, onu çekecek bir de yönetmen bulur.
    oldu bitti...

    ha, yapımcı işten - yani hedef kitle, kitlenin hayata bakış açısı, yaş sınırı vb gibi faktörlerden - biraz anlıyorsa, seyirciyi dikkate alıyorsa (ki almıyorsa yapım/prodüksiyon/imalat işinde durmasın, gitsin beste yapıp anılarını yazsın; bunun adı show business) senaryoyu yeniden yazdırabilir. bunu ister senaryoyu yazmış olan senariste, ister başka bir yazara yaptırabilir. (al sana iki senarist. üçe, beşe de çıkar bu.)

    ha, yapımcı yönetmene güveniyorsa senaryo yönetmenin istekleri doğrultusunda da değişebilir. bu da gerek karakterlere, gerek olaylara küçüklü büyüklü müdahalelerde bulunmaktan filmin finalini yeniden yazmaya kadar gidebilir.

    ha, senarist eserini satmış olup da ekipte metin süpervizörü gibi bir rol edindiyse o zaman settedir. sette, senaryolar değişir. senaristin içi acır, gönlü kan ağlar, bazen hır çıkarır. ama parasını almayı biliyor ya, sike sike istenen değişiklikleri yapar: bazen bir replik, bazen bir mekan, bazen koskoca bir diyalog.

    kötü senaryodan da, kötü yönetimden de iyi film çıkmaz. ancak görüntü yönetmeninin sade ve dingin kareleri, yapım tasarımcısının (sanat yönetmeni) detaylara dikkati, oyuncuların üstün performansları falan konuşulur.
    o kadar.

    bu yüzden, senarist ve yönetmen > senarist vs yönetmen. ikisi de işlerini ayrı ayrı, birbirinin emeğine saygıyla yaparlarsa (ki senaristin işinin %95 daha erken, çoğunlukla çekimler başlamadan bitmesi nedeniyle bu onun için daha kolaydır) o zaman ortaya kendini izletecek bir film çıkma olasılığı yüksektir… tabii iyi bir senarist ve yönetmenden, minimum da olsa olanaklı ve bütçeli setlerden söz ediyorum.

    bir de auteur'ler (author) vardır ki film çekerken birbirlerini değil kendilerini ve çevrelerini yerler. aman diyim.
    durup dururken "sen benim eserimi sabote ediyorsun!"a bile maruz kalabilirsiniz. ancak götünüz yiyorsa çalışın.

    daha dallandırılacak çok bileşen var, ama olayı daha da karmaşıklaştırmaya ne gerek var efenim.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap