2 entry daha
  • değişen insan dünyasına ayak uydurmakta hiç de zorlanmayan aşklardır.

    ısrarla izliyorum sokaklar dolusu "alo" aşıklarını. bugün, gene çıkıp dolaştım bir miktar ve çokça da çarpışmanın eşiğine geldik dikkatsiz bedenleriyle körpe kuzucukların. bir de çok bilmişler ki, öyle çok...

    düşünüyorum ve ısrarla düşünüyorum üzerine. telefona bağlı kalarak bir aşk nasıl yaşanılır, yaşatılır; cevabını kendime veremiyorum. neden korkuyorlar o telefonun diğer ucundan birbirlerine akşama kadar, sabaha kadar "ben aslında" diye başlayan cümleler kuran insanlar bir araya gelmiyorlar. bütün eksikleriyle beraber sarılıp da bir şehrin caddelerinde niçin yürümüyorlar da; "sana ulaşamadım, meraklandım" diye saatlerce anlatıyorlar birbirlerine.

    peki ya telefon icat edilmemiş olsaydı?

    hayır korkuyorum böyle bir ihtimal, ilişkilerin çoğunu başlatmaz ve evlilikle sonuçlandırmazdı.

    ne garip di mi?

    bence garip işte. düşünsene tanıştıktan iki gün sonra telefon hattını kapattığında "hayatının aşkı" artık yok senin için. ona ulaşmanın bir yolu da neredeyse. ismini, doğru söylemediyse bir sebepten adını bile bilmiyor olacaksın.

    ne garip di mi?

    garip ulan işte...

    ben anlayabileceğimi sanmıyorum.
hesabın var mı? giriş yap