8 entry daha
  • kaşığımı blue sky'a daldırıyorum. dilimin ucunda hafif acımsı bir kahve tadı belirliyor. bir an kahve yudumlamakta olduğumu sanarak şaşırıyorum. dilin ortasına ilerledikçe yoğun bir karamel aromasına dönüşen bu tad, kısa bir süre içerisinde baharatlı bir lezzete bırakıyor yerini. saniyeler içerisinde lezzetler arası geçiş yapan dilim bu işten memnun gözüküyor ve beynim daha fazlası için alarm veriyor. bir sonraki kaşığımı kavundan yana kullanıyorum. soğuk, tatlı bir meyve tadı hissediyorum. içindeki minik pütürcükler dilimi gıdıklarken kavunun o hafif ama özgün lezzeti ağzıma doluyor. o an kavunun yetiştiği tarlaya, kavunun yetişme sürecine tanık oluyorum. topraktan aldığı suyu ve minerali dondurma olmak üzere şekere dönüştürüyor. kökleriyle topraktan emdiği berekete tanık oluyorum. içindeki suyun ferahlığı dondurma aracılığıyla bana ulaşıyor. bir yandan onun ağızda erirken verdiği lezzet, öteki yanda karadutun hafif ekşiliğiyle birleşen tadı... tüm hücrelerimle meyvenin lezzeti ve dondurmanın ferahlığını algılıyorum.

    gecenin sonunda frenk üzümü, bubble gum, bal badem, sakızlı ve kurabiyeyi de tatmış olarak dondurmacıdan bir farklı ben olarak ayrılıyorum. dondurma tutkusu olan bir insana böyle bir lezzeti tattırmak vücudumda maksimum dozda seratonini salgılatıyor ve bunu her bir hücremde hissediyorum. mest olmuş bir şekilde görevlilere teşekkür ediyoruz. gece yarısında bile güleryüzlü nazik halleri dikkatimi çekiyor. düşüncelerimin bir kısmına vakıf olan yan taraftaki müşteri de heyecanla kendi dondurmasını seçmeye koyuluyor.

    kısa süre içerisinde kurumsallaşarak istanbul'da da bir şube açacaklarını öğrendiğimde bir rahatlama geliyor. o zamana dek dondurma orucunda bu lezzete kavuşmayı bekleyeceğim. bana göre efsanevi bir yer olarak zihnime kazınıyor.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap