719 entry daha
  • (bkz: arkadaşlara çay ısmarlamak)

    lise bitti, üniversiteyi kazanamadım. 2000'li yıllarında başında dershane olmadan biraz zordu bu işler. o yüzden yeniden hazırlanmak için dershaneye yazılmak lazımdı.

    anne-babama üniversite okumak istediğimi söyledim. "seni dershaneye gönderecek gücümüz yok oğlum, kazansan bile nasıl göndereceğiz" dediler. okumamı istemediklerinden değil, eğitim hayatımı finanse edemeyeceklerini düşündüklerindendi bu söyledikleri. "çalışıp dershaneye gitmek istiyorum" dedim, "peki" dediler.

    önceki yaz çalıştığım bir fayans atölyesi vardı. ağır bir iş.fayans taşımak ve 50 derecelik fırının önünde mesai yapmak çok zordu. sırayla 24 saat mesaiye kalınırdı. neyse adamlara gittim, "abi ben okumak istiyorum, dershane ücretim için de hafta içi burada çalışmak istiyorum" dedim. sağolsunlar kabul ettiler. cumartesi-pazar mesaiye gitmeyecek, hafta içi bir saat erken çıkacak ve gece vardiyasına kalmayacaktım. buna göre bir ücret belirlendi ve başladım.

    daha sonra bir dershaneye yazıldım. hafta içi işe, hafta sonu dershaneye gidiyorum ama dershaneye verdikten sonra hemen hemen hiç param kalmıyor. böyle olunca da, arkadaşlarımla dershaneden sonra bir yere gidersek rezil olmayayım diye otobüse binmiyor, yaklaşık 10km yürüyorum. böyle olunca bir çay parası çıkıyor. ancak ondan sonrası yok. yakın arkadaşlarım durumu biliyorlar, bana ödetmemeye çalışıyorlar ama bir-iki çaya kadar mutlaka kendim ödüyorum. bunun üstüne çıktığımda ise(ki nadiren olurdu) yakın arkadaşlarım öderdi hesabın kalanını.

    bu eziklik bende öyle derine inmişti ki, arada elime bu zamanın 20tl'si gibi bir para geçtiğinde hemen bütün hesabı ben öderdim. çünkü kendi içimde öyle hesaplaşırdım.

    bugün fena bir işte çalışmıyorum. ancak o günlerden kalma alışkanlıkla, hala bir yere gidildiğinde hesabı kimseye bırakmam. o günlerin fakirlik psikolojisi hala içimde sanırım.
1877 entry daha
hesabın var mı? giriş yap