1 entry daha
  • askerlikteki üst devre kavramıyla arasında bir çok benzerlik bulunan futbolculardır. papaz futbolcular ekseriyetle otobüsün en arkasında otururken üst devre askerler de televizyona en yakın masaya otururlar. papaz oyunculara kendi takım arkadaşlarını bırak hocalar hatta yöneticiler ve başkanlar bile kimi durumlarda karışamaz iken, üst devre askerlere de komutanları tarafından hemen her konuda müsamaha gösterilir. askerde duşa ilk olarak üst devre askerler girer, soyunma odasında ise papazlar. üst devre askerlerin alt devreler üzerindeki hakimiyeti papaz futbolcular ile genç veya takıma yeni katılan oyuncular arasında da bulunur.

    öncelikle papaz olmak için belirli bir yaş standardı olmamakla birlikle 30 yaş ideal gibi görünmektedir. genelde 26-27 yaşlarında papazlığa ilk adımlarını atan oyuncular 30 yaşını gördüklerinde artık iyice palazlanmış birer papaz olurlar. 30 yaşından sonra da her yıl bunun üzerine bir şeyler katarak bu sıfatın bayrağını gururla dalgalandırırlar. takımda başka papazların olması durumunda ise bu süre uzayabilir, olmaması durumunda ise kısalabilir. genç bir takımda 27-28 yaşlarında bile olgunlaşmış birer papaz olabilirsiniz. aksine bir çok papazın olduğu takımda sıranın size de gelmesini beklemek zorundasınızdır. bir takımda minimum 5 yıl kalmak o takımın papazı olmak için yeterli bir ölçüttür. ancak kimi durumlarda papaz oyuncular başka takımlara transfer olarak papazlıklarını oralarda da sürdürebilirler. ancak kesinlikle kendi yuvaları gibi olmayacaktır bu papazlık serüveni.

    papaz futbolcuların genel özelliklerine gelecek olursak eğer en başta hakemle olan ilişkileri söylenebilir. yetişkin bir papaz genç veya pısırık futbolcuların hakeme söylemeye götlerinin yemeyeceği birçok şeyi rahatlıkla söyleyebilir, el kol hareketleri yapabilirler. genelde en fazla sarı kartla cezalandırılırlar. kimi durumlarda kart bile çıkmaz. aynı şeyi -her ne kadar pek fazla cesaret edemeseler de- başka oyuncular yaptığı taktirde ekseriyetle kırmızı kart kullanılır.

    bunların dışında papazların yönetici kadrosuyla arası oldukça iyidir. baba-oğul ilişkileri vardır genellikle. çoğu papaz başkanların manevi oğulları olur. teknik direktörden rahatsız olan papazlar kazan kaldırarak bunu başkana iletebilirler. başkan ise çok büyük ihtimalle bu sürtüşmelerde papazların yanında olur. bunların haricinde takım arasındaki problemler, maaş konuları, formsuzluk gibi durumlarda yöneticilerin bir numaralı muhatabı takım içerisindeki papazlardır.

    diğer bir konu ise başka oyuncular üzerindeki etkileridir. öncelikle genç veya takıma yeni katılan oyuncular kendilerine saygı duymak zorundadırlar. aksi durumda başlarına büyük bela alırlar. başarılı bir papaz özellikle takım içerisindeki yabancı oyuncuları çok kolay sindirebilir. diğer papaz arkadaşlarını ve genç çocukları örgütleyerek adeta bir çete olan papazlar sevmedikleri yabancı oyuncuya pas atmayarak, idmanlarda yüz vermeyerek, kimi durumlarda atar yaparak bu futbolcuların iplerini çekebilirler. bu gibi durumlardan sonra mutsuz ve küskün olan yabancı oyuncular takımdan gitmek isterler ve böylece görev tamamlanır.

    son olarak papaz olmak sadece yaşlı olmak değildir. papazlık başlı başına farklı bir olaydır. her oyuncu papaz olamaz. örnek olarak fenerbahçeli mehmet topal 60 yaşına kadar futbol oynasa bile papaz olamaz. keza eski galatasaraylı ergün penbe birçok papazın içerisinde yetişmesine rağmen papaz olamamıştır. bu oyuncular en fazla takımın abisi olurlar. ancak türkiye'deki yaşlı oyuncuların çok büyük bir bölümünün papaz olduğu su götürmez bir gerçektir.

    son yıllarda üç büyük takımda boy göstermiş veya halen göstermekte olan bir kaç papaz örneğiyle noktalamak istiyorum.

    (bkz: volkan demirel)
    (bkz: emre belözoğlu)
    (bkz: ayhan akman)
    (bkz: hasan şaş)
    (bkz: ibrahim üzülmez)
    (bkz: ibrahim toraman)

    ancak bir numaranın yeri bende her zaman farklıdır. and the oscar goes to;

    (bkz: ceyhun eriş)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap