2 entry daha
  • beş çocuklu bir ingiliz ailesinin dördüncü çocuğu olarak 1937'de ingiltere'de doğan hockney, henüz oniki yaşındayken okulda bir dergi çıkararak ve okul etkinliklerinin posterlerini hazırlayarak sanat hayatına başlar.bir hastanede çalışarak iki yıllık mecburi hizmetini tamamlar ve 1959'da mezun olacağı ''kraliyet sanat akademisi'' ne girer.otobiyografisinde o yıllarda şöyle bahseder;

    ''okula başlar başlamaz anladım ki, iki grup öğrenci vardı; geleneksel olandan kopmamış, o'na bağlı olarak still life, figür kompozisyonları çalışanlar ve kendini zamanın zamanın sanatlarına adamış, maceraperest, soyut dışavurumcu arayışlar içinde olan diğer grup.''

    okul dönemini kübizm'in son döneminin, pop art'ın ve soyut dışavurumculuk'un beraber yaşandığı bir dönem olarak tanımlar.pop art akımına dahil edilir ve buna pek bir itirazı yoktur.ama öncesinde asıl kafasını kurcalayan mesele 'soyut dışavurumculuk' tur.ilk kez 1919'da kandinsky tarafından kullanılan bu kavram(abstract expressionizm)1946 yılında eleştirmen robert coates'ın tanımlamasıyla yeniden kimlik bukmuştur.david hockney'i en çok etkileyen yönü ise ; akımın sanatçılarının yaratma aşaması ( kendi deyimleri ile 'act') ile özellikle ilgilenmeleri oluştur.iş yaratılırken sanatçının kafasından geçen karmaşık, yoğun düşünceler, o ruh hali bir dönem hockney’in temel izleği olur.ama uzun sürmez ! daha mezun olmadan bu akımı yorucu ve kısır bulduğunu belirtir.bahsi geçen akımları edebiyatla ( w. blake ve w. wihitman'dan etkilenir), cinsel kimliği ile ve deneyimleri ile birleştirerek kendi tarzını oluşturur.
    1961 yılında ‘genç çağdaş sanatçılar’ sergisinde ‘yeni ingiliz pop hareketi’nin lideri durumundadır.bu onun ilk ciddi çıkışı olur.aynı yıl new york’a ilk ziyaretini yapar ve modern sanatlar müzesi’ne işlerini satar.1962 yılında kraliyet sanat akademisi özel başarı ödülünü kazanır ve bir yıl sonra ilk kişisel sergisini açar.genç yaşta başarıyı yakalamış popüler bir sanatçıdır artık ve hep yapmak istediğini yapar....los angeles'a yerleşir.

    los angeles'ın yaşam tarzı, şehrin peyzajı işlerine bariz biçimde yansır.artık yağlı boyayı bırakır ve akrilik kullanmaya başlar. ''a bigger splash'' adlı eseri l.a. dönemi işlerini geometrik formları kullanışı ve kullandığı renk tayfıyla özetleyen iş olarak kabul edilir.

    1973 yılında paris'e gider.aldo ve pierro crommelynck ile, o yılın başında ölen picasso anısına işler yapar.1960'da tate gallery'de işlerini yakından gördüğünden beri picasso onun kahramanıdır.1980'lere gelindiğinde gene radikal olanı yapar; kübizm i fotoğrafı kullanarak yeniden sorgular.fotokolaj tekniği ile yaptığı işlerinde, konunun seri çekimlerini yapar ve daha sonra bunları bir teme içinde birleştirir.malzeme olarak polaroid ya da 35mm negatif film kullanır.
    hockney'in konuya (portre, manzara, still life..) baktığı yer, iş in bütünü için görsel bir kritik gibidir.yaptığı iş bir an’ ı yakalamak değildir.bir zaman aralığından bahseder.bu süreç bitmiş ve figürler bu esnada girebilecekleri tüm hallere girmişlerdir (hockney buna hardly moves der). iş, o periyod içindeki farklı zaman ve durumların birlikte oluşturduğu bir bütündür.parçalar arasındaki ton ve gölge farkları zaman akışını temsil eder.tek bir kare fotoğraf bu süreci içermez.

    sanatın birçok dalında (resim, fotoğraf, grafik, sahne dekorasyon, heykel) farlı tarzlarda işler vermiş olan sanatçı sanat hayatına los angeles de devam etmektedir. ve şimdi kendi sözleriyle hockney;

    - fotokolaj, ona bakanı imgeden imgeye devinen bir göz hareketi olarak özümser.o, gerçeklik içindeki dalgalanmaların tipolojisidir.
    - fırça, kalem, bilgisayar, fotoğraf makinası...her neyle yapılmış olursa olsun, resmin her türlüsü ile ilgilenirim (sanatçının bu sözlerini en iyi örnekleyecek eylemi ise 1089 yılında sao paolo daki bienale eş zamanlı olarak ‘faks’ çekerek katılmıştır.
    - tarz, sizin kontrolünüzde olan, kullanabileceğiniz bir şeydir.özgürce kullanarak ne istiyorsanız elde edersiniz...değişmeyen, kalıpçı düşünce tarzı ise sizi ilgilendirmemesi gereken bir şeydir.o nun hakkında düşünmeye başladığınız anda sizi tuzağa düşürebilir.
37 entry daha
hesabın var mı? giriş yap