7 entry daha
  • büyük çoğunluğun amacı da, yaptıklarını şehirde yaşamaya devam eden tanıdıklarına göstermekten ibarettir, "burada tamamen doğal gıdalarla besleniyoruz, stressten uzağız vs vs".
    kendi yapmak istediğini gerçekleştirmekten ziyade, tüm amacı başkalarının takdirini ve beğenisini kazanmaktan ibaret.
    bir işi gerçekten yapmak isteyen ile, laf olsun diye yapmak isteyen arasında gözlemlediğim en bariz fark bu.

    geçimini ve gıdanı tarla işi ile yapacaksan;
    en geç sabah 5 gibi kalkman gerekir, güneş tepeye çıkınca beynin pişecektir çünkü.
    saat 8 gibi kahvaltını tarlanda yaparsın.
    öğlen eve geldiğinde kurt gibi aç olursun.
    erken kalktığın için mecburen öğlen uyursun.
    öğleden sonra tekrar tarlaya gidersin.
    hava kararırken geri dönersin.
    bütün gün fiziksel olarak çalıştığın için, saat 21:00-22:00 dedi mi yatağa düşersin.
    güzel tarafı; basittir, stress yapmaz çünkü beyin yerine kas gücüne dayalı işler ağırlıktadır.

    birikim amaçlı yaşamazsın, buğdayı ambara koymadan rahat edemezsin, ileriye dönük planlar hep tarladaki ekine göre olur.
    "of ne biçim dolu yağdı, oh dışarısı buz gibi evin içi sıcacık" diyemezsin, çünkü bu durumlarda aç kalırsın.

    istanbul'da "köy,köy" diye sayıklayan kim varsa gönderdim peder bey'in çiftliğine. en iradeli olanı bir hafta dayanabildi, o çalışmadan, sadece yiyip-içip yaşadılar orada. iş yaptırsan 3 gün dayanamaz. adam daha tarlada çapa sallamadan hava değişiminden hasta oluyor.

    yürüyen merdiven kullanan insanlara göre değildir köy hayatı.
160 entry daha
hesabın var mı? giriş yap