51 entry daha
  • filmin içinde onca müzik varken aklıma angel'ı getirdi ya bu film, var bir terslik. tamam güzel müzik var filmde ama filmin şarkısı lost stars olmasına rağmen en güzel şarkı (bkz: luck be a lady) idi benim için.

    filmde mark ruffalo varsa izlenir yargısı oturmuştur sanırım artık, ben hiç bir bilgim olmadan sadece onun ismiyle izledim ve yukarıda da bahsedilmiş, biraz fazla oynamaya çalışmışsa da filmin kendi sakinliğinin bu durumun önüne geçmesi iyi olmuş.

    catherine keener da cuk oturmuş bence oraya, çok fazla görünmedi ama özellikle banyo sahnesi ve 1. saatin sonundaki kapı sahnesinde sigara muhabbetinde çok doğal görünüyordu. sahne öncesi mutfakta set ekibinin bulaşıklarını yıkıyormuş da sırası gelince oynayıp bulaşığa dönecek gibiydi.

    mos def vardı tabi bir de. cücük kalmış rolü ve o sahnelerde mark ruffalo'nun "büyük oyniycam olm, ona göre" tavrı yüzünden varlığı yokluğu anlaşılamadı. biraz sağlam roller al artık, chuck berry'i, ford prefect'i oynamış adamsın olm. bu ne lan? yaşlanmış ama.

    tabi bir de keira var. bu kadının konuşurken takındığı "istesem parmağımı oynatıp bütün dünyanızı tepetaklak ederim ama dua edin normal yollardan yapmaya çalışıyorum" tavrı ve o tavrı takındığında dudağının kenarından beliren gülüşü yüzünden bütün dünyayı tepe taklak edesim, kaliforniya'da güneşin altında kahveni içerken sinsi gibi yanına yaklaşıp "aa, sen o beetlejuice'da oynayan kadın değil misin?" diyip sinirlerini hoplatasım, o mayolu, çiroz gibi fotoğraflarını gördükten sonra hayata portre bakasım, uzaktan bi arkadaşa benzetip de seslenmeye cesaret edemeyişim var keira. o tavrın var ya o tavrın ayar ediyor beni, manyetizmamı bozuyor bak. başka da bir şey diyesim yok.
173 entry daha
hesabın var mı? giriş yap