962 entry daha
  • düzenli, kurallı, tarihini çok iyi korumuş ve göstermiş, görünce sevdiğimiz, her yeri yemyeşil olan, pahalı ve kalabalık bir turistik şehir.

    gideceklere öneriler, tavsiyeler:

    önemli not: trafik soldan akıyor, özellikle (küçük-büyük farketmez) kavşak noktalarında karşıdan karşıya geçerken dikkatli olun, mal gibi atlamayın yola. ışıkları takip edin. karşıya geçmeden önce de yolun önünde “look left” / “look right” gibi uyarıları yazmışlar kocaman.

    biz atlas jetile gidip geldik, hesaplı oldu. ikramları ise harika. sabah vakti gittik, kahvaltı-börek, alkollü alkolsüz içecek, tatlı ve çay-kahve servisi yapıldı. dönüşümüz de öğlen vaktine denk geldi, sıcak yemek-tatlı servisi, yine içecek ve tatlı servisi.
    luton havaalanına inerseniz londra'ya national express ile gidin, pek bi hesaplı (biletleri 3 gün önceden aldık, 4 kişi gidiş-dönüş 48 pound)

    londra metrosu tam bir bulmaca, dikkatli olmak gerek, ankara-ist metrosuna benzemez, tam 270 durağı var ve günde 3 milyon kullanıcı! ilk iş olarak bir metro haritası ve oyster kart alın (metro istasyonlarından alınabilir) ve kalmayı/gezmeyi planladığınız güne göre dolum yaptırın. 4 gün ful gezmeceli bir tatil için (zone-1 ve 2 için) 30 pound yükleme yeterli olabilir, zaten yetmezse gene yüklersiniz.

    astor hyde park hostel'de kalmayın.

    elektrik prizlerinin bizdeki gibi 2 girişi yok, 3 girişli. yani ingiliz fişlerinde 3 diş var (1 tanesi de topraklama için, e adamlar güvenliğe önem veriyor) o nedenle yanınızda ya tr-ıng dönüştürücü adaptör götürün ya da kalacağınız otelde adaptör var mı diye sorun ve boşuna almayın. bizim kaldığımız otelde adaptör vardı almadık o nedenle.

    gezilecek yerler:

    hyde park'a gidin, gözlerimiz park görsün. içerde yere atılmış 1 tane bile çöp görmedik, içindeki su akıntısındaki kaz-kuş lara yem atmayın, yasak :)
    london eye'a binmeyin, gereksiz pahalı. o paraya 3 öğün kahvaltı yaparsınız londra'da :)
    big ben ve parlemento binasına gidin bol bol fotoğraf çekin.
    westminster abbey ve st paul's cathedral'e gidin, görün oraları.
    buckingham sarayı'na gidin, sabah saatlerine denk gelirseniz nöbet değşimini izleyebilirsiniz, mahşer kalabalığı olabilir ama nedendir çözemedik.
    trafalgar meydanıve piccadilly circus'a gidin, ordan da ortamlara akın.
    tower bridge ve tower of london'a gidin mutlaka. bunlar için ise big ben civarından kıyıdan tekneye binilip gidilebilir, hem bu şekilde thames nehri üzerinden geçilerek londra da seyredilmiş olunur.
    nostaljik ingiliz taksilerine bir kereliğine de olsa binin, çok yazmaz merak etmeyin. ulaşımda metroyu tercih edin, yer üstünde çok trafik var. ya da hava güzelse bence yürüyün, caddelerin sokakların tadını çıkarın.
    yerel pazarlara gidin, mesela borough market. ayrıca covent garden'a da kesinlikle uğrayın güzel sürprizler sizi bekliyor olacak, eminim.
    3 önemli müze var, giriş beleş. (british museum, natural history museum, national gallery)
    british museum'da mumyaları görmeden çıkmayın,
    natural history museum'da dinazor iskeletlerini (replika), 1300 yıllık bir sekoya ağacından bir kesit ve meteor parçalarını görmeden çıkmayın.
    natioanl galleriy'de ise vincent van gogh'un "sunflowers" tablosunu görmeden aman çıkmayın :) en çok ilgiyi çeken tablo buydu. zaten gezip gördüğüm kadarıyla müzede sadece tablo vardı, belki başka şeyler de vardır. ayrıca bahçesinde "kelebek çadırı" olduğunu duymuştum ama fırsat olmadı bakmaya.
    bir de china town diye bir şey vardı, nereye gitsek karşımıza çıkıyordu, sırrını çözemedik.

    yeme-içme:

    aberdeen angus steak house da steak yemeyin bence, sevmedik.
    poppies fish and chips'te fish and chips yiyin, sevdik. zaten ödüllüymüş (camden town'da bulunmaktadır)
    byron burgers'de burger yiyebilirsiniz de yemeyedebilirsiniz :)
    zizi restaurant'ta italyan yemeklerinden yiyebilirsiniz, pizzalar h-a-r-i-k-a. http://www.zizzi.co.uk/
    kahvaltılarınızı pret-a-manger'de yapın. hatta tüm öğünleri bile burda yapabilirsiniz, her mahallede illaki vardır bir şubesi, o derece sayıları çok. hem de ucuz, 2 kişi karnını 10 pound ya da altına doyurabilir, kahvesi mahvesi de dahil.
    kesenize uyan bir yerde english breakfast yiyin. bu kahvaltıda genellikle kuru fasulye (bu olmazsa olmaz), kızartılmış domuz eti (bunun koyulmadığı mönülerden seçebilirsiniz), kızartılmış mantar, yumurta ve ince dilim ekmek olabiliyor. bunun bir de sütle içilen çayı var, adını tahmin etmek zor değil: english breakfast tea. *
2317 entry daha
hesabın var mı? giriş yap