201 entry daha
  • belki yeni dönem türk edebiyatının en sansasyonel yazarlarından değil ama benim için en okunası, en sahici edebiyat yapanıdır bıçakçı. su gibi duru üslubu, yalın, sade, gösterişten uzak hikayeleriyle, yeni dönem romancılığa atfedilen postmodern sıfatının ötesinden berisinden geçmeden gayet kaliteli romanlar yazılabileceğinin en iyi örneklerinden.

    dediğim gibi benim en sevdiğim, en üste koyduğum, kitapları çıkar çıkmaz koşup aldığım yazarlardan değil bıçakçı. ama elime bir kitabı geçtiğinde tek nefeste okuyorum yazdıklarını.

    özellikle hakan günday gibi ergen looser romantizminden prim yapan, laforizma kasan, sözde biçim ve içerikte yenilik yaptığı söylenen bir yazardansa yüz kez barış bıçakçı'nın o saf, klasik, gösterişsiz, yalın üslubunu tercih ederim. belki türk edebiyatının söz de yükselen değeri plaza kezban yazarı elif şafak gibi marketingi, ilişkileri yok, kendini pazarlayıp satacak. belki elif şafak gibi sözde günümüz ve geçmiş arasında köprü kurarak, içine biraz mevlana, şems koyarak cilaladığı büyük hikayeler anlatmıyor bıçakçı. ama insana dair öyle basit, öyle yalın hikayeler anlatıyor ki tüm elif şafak külliyatından bir tana barış bıçakçı kitabı çıkmaz bana göre.

    hasılı bu postmodern zırvalık diye dillendirilen saçma sapan kitaplardan sıkıldıysanız bıçakçı'nın sakin, duru, naif kitaplarına bir göz atabilirsiniz. hüzün, acı, keder, özlem, mutluluk, aşk, tutku, ölüm gibi kavram ve duyguların sömürülmeden, zorlama, sentimental bir dile, saçma sapan kurgu numaralarına başvurmadan da ele alınabileceğini, aktarılabileceğini görün.
290 entry daha
hesabın var mı? giriş yap