6 entry daha
  • karşılaştırmalı önem değerlendirmelerinden nefret etmekle birlikte, kendilerini tam da böyle nitelemeye hazırlandığım eşhas. şöyle ki, jonas salk diye bir adam yaşamış bu dünyamızda, kendisi ilk başarılı çocuk felci aşısını bulmuş ve patentle korumayı reddederek insanlığın hizmetine sunmuş. çocuk felci virüsü beyin sapına yerleştiğinde hasta solunum yapamadığı için şu türden demir akciğerler ile yaşatılmaya çalışılıyor, ama doğal olarak hasta kısa bir süre sonra ölüyordu. şimdi durup sayısı belirsiz, milyonlarca çocuğu ve yetişkini böylesi bir kaderden kurtaran bir adamı düşünüyorum. mesela çocuk felci yüzünden benim can dostumun bir bacağındaki kaslar gelişmemiş. bir aşıyla çözülebilecek bir şey için bir ömür koşamadığınızı düşünün. sonra da jonas salk'ın insanlığa yaptığı faydayı.

    ben önce bunu, sonra da bu saçma sapan sosyal medya fenomenlerinin orantısız egolarını düşünüyorum: bana h.r. giger tasarımlarını hatırlatan, kapkara, sağından solundan pislik ve fenalık akan devasa birer ur gibiler. insan evren ölçeğinde kendi önemsizliğini hiç mi düşünmez kardeşim? örneğin çiçek hastalığının dünyadan silinmesini sağlamış kadın analarımızın (anadolu insanının tıbba yaptığı en büyük katkıyı evet, kadın analarımız yapmıştır, tıp tarihine bakınız) yanında ehemmiyetiniz ne olabilir? bazı başarılar (!) var ki, kazanmak için harcanan emeğe değmez. hayır yani, sondan eklemeli menşınlarına cevap alma garantisi için bu kadar kasmak niye? bir liyakat ölçüsü olarak takipçi sayısından daha anlamsız bir şey olabilir mi? hay, fenomen dergisinden çıkmış kristali hala saklayan orta yaşlı kimseler kovalasın sizi. o dergi var ya, şahane bir şeydi. onda dokuzu uydurmaydı, ama olsun.
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap