21 entry daha
  • zamanla zayıflama isteği ile açıklanan pis hastalık. özetle etkiye vücutla tepki göstermek denilebilir. çoğu hasta durumu kabullenmek istemez, çok iyi bir psikiyatristin desteği ile normal hayata dönülebilir. uzun bir zaman alır iyileşilmesi. asla tam olarak iyileşmiş olmazsınız çünkü her zaman bir geri dönüş vardır. bunu kendiniz bile fark etmezsiniz. sadece sizin bu durumda olduğunuzu sanırsınız. bu yüzden ölenlerden sonradan haberiniz olur. ilerleyen safhada görülecek etkileri sıralarsak, kısmi felç, sinir sistemi diye bir şey kalmaması, kekemelik, düşünceleri toplayamama, ifadesizlik, hormonal dengesizlik, bu dengesizliğe bağlı olarak vücudun kıllanması, bağırsak problemi, mide küçülmesi ve yara oluşması, böbrek yetmezliği, tansiyonda düzensizlik, istem dışı hareketler, sinir krizi, liste böyle uzar gider. hastaneye yatırırlar en sonunda sizi, etkenleri bulmaya çalışırlar. gelen giden bir iğne veya bilumum şeyleri sokar oranıza buranıza. ölmek istersiniz. siz bunun için çabalarken diğerleri olmaması için çabalarlar. yemek zamanı geldiğinde işkence başlar, çaktırmadan verilen yemeği ortadan kaybettiğinizi keşfeden! uzmanlar sizi göz hapsine alırlar. yağ dengesini kolay kurun diye yedirdikleri yağlı yağlı yemekleri yemek zorunda kalırsınız, çünkü tepenizde bir doktor dikilmektedir. bir veya 2 saat sürse de inatla beklerler. yemek biter ama işkence bitmez, çıkarmamanız için yarım saat daha beklerler bıdı bıdı konuşur da konuşurlar. nefret edersiniz resmen. sizin iyiliğiniz içindir bunca uğraş ama siz görmezsiniz. görmek istemezsiniz. sonrasında ise komiktir aslında her şeyi yeniden öğrenirsiniz. güvenmeyi, ailenin aslında çok önemli olduğunu, sevmenin gerekliliğini ve yemeden yaşamanın imkansız olduğunu

    edit:
    dün akşam haberlerde ( tüm kanallarda neredeyse ) anoreksik bir kızcağız vardı, 20 kiloya inmişti. onu syrederken aklımdan tek şey geçiyordu, öyle bir doktora sahip olduğum için dua etmek...

    ben o kızcağız gibi "ölecek götürün evinde ölsün" diyen bir doktorla karşılaşmadım. bu artık iflah olmaz diyen bir doktorum da olmadı. canla başla benim için uğraşan, gece gündüz beni kontrol eden, konuşan, sinirlenip bağırıp çağırdığımda sessizce dinleyip sakinleştiren, ilaç vermek için değil vermemek için direnen, ilk kilomu aldığımda sevinçten ağlayan bir doktorum vardı.

    o zamanlar farkında değildim, o kızcağızı seyrederken işte bunları düşünüyordum...

    meğer bana ikinci bir yaşam şansı sunmuşlar ama farkında olmamışım.
183 entry daha
hesabın var mı? giriş yap