89 entry daha
  • doğru değildir.

    istanbul gibi büyük bir şehirde sabah 5 gibi sokağa çıkın, ama bu kez sokak aralarındaki doğalgaz kutularına dikkat edin. hala kapatılmamış sokak aydınlatmasına dikkat edin, bakkalların önüne bırakılan ekmek kasalarına dikkat edin, evlerin kombi bacalarından çıkan dumana dikkat edin, tepenizden geçen uçaklara dikkat edin, gazete dağıtan araçlara dikkat edin.

    göreceğiniz şey, bir bilimkurgu sahnesinden çıkmış gibidir. normalde burada bu mevsimde insan yaşamamsı gerekiyormuş ama insanoğlu rusya'dan buraya binlerce kilometrelik doğalgaz borusu çekmiş ki yaptığı beton kutuları ısıtabilsin, beton kutularının arasına elektrikli aydınlatma sistemi çekmiş ki gece diye bir şey kalmasın. bu aydınlatma sistemini de dağları oyarak kurduğu barajlardan, yerin altından çıkardığı kömürden, atomu parçalayarak çıkardığı enerjiden aydınlatıyor.

    yani inanılmaz karmaşık, binlerce yıllık insan birikiminin sonucu bir "modern hayat" oluşturmuş ki normalde bulunmamamız gerek bir yerde müthiş bir refah içinde hayat sürdürüyoruz. bu "modern hayat" de bir mucize gibi çalışıyor, biri oturup baştan her şeyi tasarlamamış, evrimleşerek bu hale gelmiş ve evrimini sürdürüyor.

    şöyle çalışıyor "modern hayat":

    modern hayata dahil olmak mı istiyorsun? harika!
    bunun için sana beton kutu lazım, beton kutuya rusyadan gelen doğalgaz borusu, elektrik santraline bağlı kablo, baraja bağlı su borusu, denize bağlı atık su borusu bağlanması gerekiyor. bu tamamlanınca da hayatını sürdürebilmen için yemek bulman gerekiyor.

    bunların her birini tek başına yapman mümkün değil, birey olarak bu karmaşık sistemin her parçasını anlaman mümkün değil o yüzden sen bu müthiş sistemin milyonlarca parçasından birinde uzmanlaşman veya sistemin sorunlarından birini çözmen lazım. örneğin eğer boruları sen döşersen bir başkası da sana kablo çekecek. ekmeği sen yaparsan bir başkası da sana çikolata yapacak.

    peki ama acaba çikolata yiyebilmek için ne kadar boru döşemen lazım? burada da para mucizesi devreye giriyor, sen boruya ihtiyacı olan adama boru döşediğinde senin iş yaptığının kanıtı olan "para" belgesi veriliyor, sen bu belgeyi alıp çikolatacıya veriyorsun, bu sayede o da çikolata yapmasının karşılığını alıyor. yani ne kadar boru döşeyerek ne kadar çikolata yiyebileceğin tamamen kendi yaptığının ve yapamadığının pazarlık gücüne bağlı. sisteme dahil olmak isteyen ve sistemin bir ucundan tutan diğer kişilerle nasıl anlaştığına bağlı. istersen çikolatayı sen yap, öyle bir güzel çikolata yap ki bu kez kablo çekenler, boru döşeyenler sıraya girsin.

    yani ortada bir kölelik yok, sadece bazen sistem o kadar verimsiz çalışıyor ki veya o kadar kötü evrimleşmiş ki senin sisteme dahil olup çikolata yiyebilmen için çok fazla boru döşemen lazım çünkü ya herkesle aynı özelliğe sahipsin(herkes boru döşüyorsa, senin boru döşeme hizmetlerine az para verirler çünkü bir başkası daha ucuza döşemeye razı olabilir) ya da boru döşenecek yerlerle senin kutun birbirinden çok uzak olması gibi verimsizlik yüzünden ulaşım gibi ek maliyetlerin ve zaman kaybın var.

    sistem verimli çalışınca, mesela almanya gibi ülkelerde bu böyle, az boru döşeyerek çok çikolata yiyebilirsin. bir diğer opsiyon da "girişimcilik" örneği. yani sistemdeki sorunları çözmen. mesela boru döşeyenler çikolata yemek istiyor ama kutuları boru döşenen yere uzak ve vakitlerini çikolatacıya gitmek için harcamak istemiyorlar, sen de bu insanların kutularına çikolata servisi yaparak sistemi biraz daha karmaşık ama daha verimli hale getirip karşılığında iş yapma belgesi, yani para alabilirsin.

    ortada bir kölelik yok, bu sistemden istediğin an çıkabilirsin, dünyayı henüz mahfetmedik. hala köye giderek basit bir sisteme dahil olabilirsin. bu basit sistemde bir alanda uzmanlaşmak yerine bir kaç alanda uzmanlaşabilirsin. boru döşemene gerek yok, doğanın sana sunduğu nimetlerden faydalanabilirsin. ısınmanı kestiğin ağaçla sağlayabilir(rsyadan boru çekmeye gerek yok), yemeğini beslediğin tavuklardan elde edebilirsin(çikolata yemeyeceksin, doğanın sana verdiklerini yiyeceksin).

    modern hayatta çalışmak köleliktir yaklaşımı baştan sona saçma, modern hayat karmaşık bir sistemdir ve içine dahil olmak istiyorsan sen de bir ucundan tutacaksın. neresinden ne şekilde tuttuğun senin yaşam kaliteni belirleyecek. sistemden çıkmak için her zaman şansın var, seni durduran tek şey açgözlülüğündür, çikolata yeme isteğindir. daha iyisini bilememendir.

    bakın mesela sümer kolçak bu sisteme bi ara dahil olmuş, sistemin mükemmel bir dişlisi olamayınca da en sonunda onu köye geri gönderilmiş. sümer gibi, sizin deyiminizle "modern köle" olmamak mümkün, hatta arızalı dişli olunca sistem sizi kendisi dışarı atıyor. bu sisteme dahil olmak için çırpınan sizsiniz. bakın sümer nasıl çıktı sistemden, köye gittikten sonra yaşadığı hayata bi göz atın.
    http://1112211.com/
75 entry daha
hesabın var mı? giriş yap