2 entry daha
  • aslında şehir planlaması diye bir şey olmadığı için, geriye kalan düpedüz zevksizliktir. insanların yaşamaktan zevk almadığının, sadece hayatta kalmaya çalıştığının bir göstergesidir. mümkün olan en az emek ve parayla, en kalitesiz tasarımlarla konut üretilir. süper lüks diye çok pahalıya satılan konutlar bile böyledir. başımızı sokacak evimiz olsun düsturu, orta üst sınıfın bile genlerine yazılmıştır. evin çevresi ise türkiyeli insanın kültüründe fazla önemsenmez. pek çok şehirde yeni yerleşimler önce gecekondu bölgesi olarak kurulur. toki gibi kurumlar işi gücü bırakıp stadyum veya saray inşa etmekle uğraşır çünkü. belediyeler de çok katlı kaçak yapı sahiplerinin keyfine uyum sağlar. eciş bücüş, güneşsiz, ağaçsız, çiçeksiz sokaklar labirenti şehre kanser gibi yayılır. dere yatağı caddeleri yağmurda sel götürür. park, konser veya sergi salonu gibi yerler için alan kalmaz. sadece iğrenç konut yığınları ve dükkanlar. son yıllarda buna bir de adım başı yapılan avmler eklenmiştir. ileride arkeologlar bir kazı yapsa türkiye şehirlerindeki insanların yaşama biçimi hakkında varacağı sonuç bellidir: yer içer, çalışır, çiftleşir, alışveriş yapar ve uyur. bu yaşam tarzının hayvandan tek farklı yönü alışveriş yapmaktır.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap