26 entry daha
  • bütün sistemler insanın içinde bulunduğu zamanlardaki problemli yönleri iyileştirici veya yıkıcı amaç etrafında şekillenmiştir. ancak modernite, sistem üreten insanın üretkenliğiyle değil, doğrudan varoluşuyla ilgili bir kavramdır ve varoluş, üretilen bütün sistemler üzerinde etki eder. ne kadar objektif bireyler olarak gelenek-modernite karşılaştırması yapsak da "modern birey" çerçevesinin dışına çıkmak mümkün değildir. cep telefonları, şehir hayatı ve daha birçok şey. ben-sen, modern-gelenek, eski-yeni kavramları kısa dilimde zamana bağlı değişkenler olsa da uzun dilimde zamandan bağımsız bir varoluş çabasıdır. mensubiyetlerin yerini kabiliyetler almakta, ilime bakış ise insanın kemalâtını tamamlamaktan sıyrılıp bacon'ın tabiriyle güç unsuru haline gelmekte. akıl kavramı kadim felsefede yaratıcı-insan ilişkisi çerçevesinde değerlendirirken modern felsefede descartes'in ben demesi ise modern takvimin başlangıcıdır. ancak kötü veya iyi olarak yargılamak saçmadır çünkü sistem değil, bir süreçtir modernite ve sistem dikteleri gibi kırılmalar barındırmaz. evrilme şeklinde ilerleyen bu süreçte ise her insan aynı şartlarda doğmuştur. kısa vadedeki eski-yeni çatışmaları ise modernite kapsamında değerlendirmek kavramı sınırlandıracağı gibi esasından da uzaklaştıracaktır.
    şu cümle belki durumu açıklayabilir:
    modern: bir yaratıcı ben onu düşünürsem var, düşünmezsem yok. öyleyse bu benim varoluşumla ilgili.
    gelenek: ben bir yaratıcıya kulluk etmek için varım, olmasam da o yine var. öyleysebenim varlığım geçici, onun varlığı mutlak.
    (bkz: mensubiyet-kabiliyet ilişkisi)
37 entry daha
hesabın var mı? giriş yap