9 entry daha
  • izmir'de başka sinema kapsamında karaca'da izlenebilecek roy andersson filmi. iç sıkıntısı dediğimiz rezil durumu gözlerimizin önüne seriyor tüm gerçekçiliği ile. üstelik bunu bile isteye yaptığımızı ve sorgulamadığımızı söylüyor bize.
    tabii “kurallar bozulmak için konulur” algısı ile yetişmiş bireylerden oluşan bir toplumda, konuya bu noktadan yaklaşmak ne kadar mantıklı bilmiyorum. kendi toplumumuza bu filmdeki gibi bir bakış atabilir miyiz acaba? ilk olarak bizdeki yaşlı oranı bu kadar fazla değil. bu da bize bir dinamizm getiriyormuş gibi ama bu hareketliliğin ne kadar sağlıklı olduğu sorgulanabilir pekala.
    bu film bizde çekilseydi renkler ve olaylar farklı olurdu ama genel fikir değişmezdi herhalde. kendimiz dışındaki herkesi amacımız doğrultusunda kullanılabilir olduğu algısı toplumdaki en küçük sınıfa kadar yerleşmiş durumda çünkü bizde.
    kendimizden bile sıkılıyorken, başkalarının ilgisine susamışken vs. telefonda “iyi olduğuna sevindim” ezber cümlesinden başka cümle kuramayacak kadar ilgisiz ve empati yoksunu olmadık mı hakikaten?
    eleştiri, kendimizden daha savunmasız bulduğumuz kişilere karşı kullandığımız bir silah zaten. eleştirmeyi bilmeden başkasını alınganlık ve kırılganlık ile suçlamak ise en büyük sığınağımız. başkasını suçlayıp çekip gitmek ve kuyruğunu kıstırıp geri dönmek en çocukça hareketimiz.
    geçmişi daha renkli görmek en büyük hastalığımız. yenilgi sonrası bahaneler üretmek en yaratıcı olduğumuz alanımız. genç ve güzel olanı alıp yok etmek ata sporumuz.
    kıssadan hisse, insan ve toplum olarak ayakkabımızdan atacak bir sürü taşımız var daha. ama tüm bu karanlık düşüncelerin arkasında gülümsemeyi geçtim, güldüğüm sahneleri ile zihnime kazındı bu film.
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap