• istanbul bilgi üniversitesi santral kampüsü'nde bulunan merkezdir.

    web sitesine şuradan bakabilirsiniz.

    detaylı bilgi;
    türkiye’de sivil toplum halen gelişme aşamasında. 2013 itibariyle 1.160.000 kişi 4.734 vakıf üyesi ve 8.852.000 kişi de sayısı 100.363’e ulaşan derneklerin üyesidir. çeşitli araştırmalar toplumun sivil toplum ile gönüllülük ilişkisi kuran kesimlerini %10 bandında göstermektedir. ancak gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında bu rakamlar oldukça düşüktür. kısıtlı katılım, kapasite sorunları, stk’lardaki gerontokratik ve erkek egemen yönetim/üye yapıları da türkiye sivil toplumunun karakteristik özelliklerinden olmaya devam etmektedir. kapasite sorunları nedeniyle stk’ların temel ihtiyaçlarından biri olan mali kaynaklara ulaşım ve finansal sürdürülebilirlik ciddi sorunlardır.

    ancak tüm bu olumsuz verilere rağmen “… son yıllarda ortaya çıkan güçlü ve etkin bir grup stk ile birlikte iyi uygulama ve örnekler ortaya çıkmış; bu uygulamaların yaygınlaştırılması ve modellenmesi olasılıklarını beraberinde getirmiştir”.

    istanbul ekonomik, sosyal ve bunun doğal sonucu olarak nüfus gelişmişliği açısından türkiye’deki önemli kentlerden biridir. bu gelişmişlik sivil toplumda da kendisini göstermektedir. toplam dernek sayısı 20.069 olarak diğer tüm illerin önündedir. aynı oran vakıflar için de geçerlidir. vakıfların 1.493’ü de istanbul’dadır. dernekler, vakıflar, ve özellikle son senelerde – dünyada olduğu gibi türkiye’de de – sistem dışı hareketlerin daha fazla rağbet ettiği tüzel yapısı olmayan informal sivil girişimler de istanbul’da nispeten daha fazladır ve bu girişimlein kendilerine sorun alanı olarak belirlediği konular da daha çeşitlidir. şehrin sivil toplum açısından da gelişmişliği sonucu sokak protestoları, mahalle inisiyatifleri ağları, kentsel dönüşüm karşıtı hareketler, hak temelli öz örgütlenmeler, konu temelli yurttaş hareketleri ve forumlar gibi son dönemde türkiye’nin gündemine oturan sosyal olaylar, hareketler ve fikirlerin istanbul’da toplumsal taban bulması da bu açıdan tesadüf değildir. buna genel olarak türkiye’de savunuculuk yapan stk’ların etki ve görünürlüklerinin de son senelerdeki artışı eklendiğinde sivil toplum açısından gelişmiş metropol bir şehirde hak temelli ihtiyaçların sivil toplum aktivizmi yoluyla – geleneksel olarak türkiye’de nispeten daha güçlü olan hizmet ya da savunuculuk temelindeki çalışmalarla – karşılanması yönünde önemli imkanlar içerdiğini önermek yanlış olmayacaktır.

    bu yönelim son dönemde toplumsal hak mücadelelerinin bir mekan olarak kenti temel almasıyla da paralel gelişen bir süreçtir ki bu süreç özellikle dünya ekonomisine son dönemde daha da çok ve hızla entegre olan istanbul gibi bir şehirde daha da görünürdür. hak temelli mücadeleler genel olarak küresel ekonominin önemli zincirlerinden biri olan bu zeminde gelişmekte, kent mekanlarının hızlı dönüşümü de bu süreci beslemekte, değiştirmekte ve zenginleştirmektedir. dünyada olduğu gibi türkiye’de de kent ile bu toplumsal kesimler ve konular arasındaki hak temelli ilişki yeni dönem sosyal hareketlerin toplumsal tabanını çeşitlendirmekte, soylulaştırma gibi süreçlerden dezavantajlı kesimlerin kendi içlerindeki kırılımları da farklılaştırmakta, ayrıca – türkiye’ye özgü koşulların da katkısıyla – özellikle başta beyaz yakalılar olmak üzere çeşitli kesimlerin hızla politikleşmesiyle onların toplumsal hayata müdahele biçimleriyle ilgili önemli fırsatları sunmaktadır. bu süreç, türkiye’deki siyasi kutuplaşmanın haklar temelinde bir söylem ve eylemle aşılmasında ve toplumsal değişim için yeni bir dilin kurulmasına yönelik de çok önemli fırsatlar sunmaktadır. ayrıca sivil toplumdaki bilgi de bu değişimin etkisiyle zenginleşerek yaygınlaşmakta, böylece deneyimin farklı özneler tarafından, aracısız ve eşitler temelinde paylaşılması yönünde önemli bir tarihsel olanak ve aynı zamanda ihtiyacı doğurmaktadır.

    diğer yandan türkiye ekonomisi yapısal olarak değişmekte, bu süreç kendi içinde sosyal sorunları daha farklılaştırmakta, ancak aynı zamanda bu farklılaşan sorunların çözümlerinin daha yenilikçi metotlarla oluşturulmasına yönelik önemli ihtiyaçları da doğurmaktadır. başka bir deyişle sivil toplumun da kendi içinde eşitsiz bir gelişim sergilediği düşünüldüğünde, zenginleşen ve farklılaşan ihtiyaçlara yönelik yenilikçi çözüm metotları ve bu metotlar aracılığıyla farklı çözüm önerilerinin de hayata geçmesi gerekmektedir. görüldüğü üzere ortaya çıkan yeni sosyal ihtiyaçların çözümü üzerine çalışanları odağına alan ve hak temelli bir dili temel alarak bu çalışmaları destekleyen yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.

    bu yaklaşımın temeli, bugüne kadar sivil toplumda birikmiş bilgi, beceri ve deneyimin yatay biçimde, aracısız, doğrudan ve hızla yayılmasını mümkün kılmaktadır. bu tarihsel fırsatın üzerine inşa edilecek bir ağ örgüsü yaklaşımı, türkiye’nin aşağıdan demokratikleşmesine katkı yapma potansiyelini barındırarak çok önemli fırsatları da içermektedir. işte bilgi sosyal kuluçka böyle bir arka plan çerçevesinde ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda tecrübesinin önemli bir kısmını kapasite gelişimi üzerine yapılandırmış sivil toplum çalışmaları merkezi (stçm) çatısı altında kuruldu.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap