3 entry daha
  • spoiler
    bugün izlediğim anne hathaway'li song one'ı epey hatırlatıyor rudderless. song one'da müzikle uğraşan 25'lerinde bir genç, kaza geçirip komaya girer. sonrasında ablası fas'tan döner ve kardeşinin bilmediği özelliklerini kaydettiği albümlerinden, günlüğünden vs öğrenir. kısacası kardeşi komadeyken onu daha iyi tanır. rudderless'ta müzikle uğraşan bir genç, arkadaşlarını öldürüp intihar eder. film, bu acıyla başa çıkmaya çalışan babasına odaklanır. baba bir süre sonra (2 sene sonra!) oğlunun eşyalarını karıştırır ve oğlunu tanımaya başlar. böyle bir benzerlik var iki film arasında. ama song one işin dram kısmına daha fazla değinir. anne hathaway film boyunca ağlamaklıdır, üzgündür. kardeşin komaya girmesinden doğan drama daha fazla odaklanılır ama müzik de es geçilmez. filmin tonuna uygun parçalar çalınır film boyunca. rudderless'ta ise işin dram kısmına (oğlun ölmüş olması, ölmeden önce katil olmuş olması) çok değinilmez. müziğe daha fazla odaklanılır. izleyici ağlatılmaya çalışılmaz. yani izleyenin duyguları sömürülmez. song one epey klişe bir filmken rudderless daha özgün, daha başarılı, daha eğlenceli bir film. william h. macy ilk yönetmenliğinde mükemmel olamıyor ama bu işi de kıvırabileceğini kanıtlıyor. 2.filmi daha iyi olabilir (kötü de olabilir, her şey ihtimal dahilinde).

    bu türden bol müzikli/şarkılı filmler sıkça çekiliyor. 2014'te mark ruffalo'lu begin again gösterime girmişti. konusu farklı ama tıpkı bu iki film gibi müzik önemli bir noktadaydı. rudderless'ı izleyince aklıma bu filmler dışında tilda swinton'lı we need to talk about kevin ve beautiful boy filmleri geldi. ilk film, rudderless'ın pek odaklanmadığı, hatta es geçtiği katliama annenin gözünden odaklanıyor. oğlu katliam yapan anne, film boyunca bu katliamda suçunun olup olmadığını sorguluyordu. nedense macy işin bu tarafına değinmemiş rudderless'ta. daha iyi oldu tabii. daha eğlenceli bir film çıktı. ama tabii çocuğun katliam yapma nedenlerine değinilmemesi filmi eksik kılıyor. beautiful boy'da da benzer bir öykünün işlendiğini belirtmeliyim. genç, arkadaşlarını öldürüp intihar eder; geride kalan anne baba bununla başa çıkıp bunun nedenini araştırmaya çalışırlar.

    bu arada filmin bir yerlerinde babaya laurence fishburne'nin canlandırdığı karakter "oğlun katil," babında bir şeyler söyler. babanın cevabı: "gene de oğlumdu o". zor bir durum.

    spoiler
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap