5 entry daha
  • uzun zamandan sonra yönetmen dikkate almayıp, juliette binoche isminin ağırlığı icabı oturup izlediğim ve edebiyatın gücü dolayısıyla hiçte pişman olmadığım, eli yüzü düzgün orta karar bir film.

    film de kelimeler ve resimlerin savaşı değil birlikteliği vurgulanıyor.

    özellikle resimlere dair; bizi buradan alır bambaşka bir yere götürür, her gün baktığımız şeyleri alır ve onları sıradışı bir hale sokar, hissettiklerimiz tarif edilemez gibi leziz öngörüler var.

    yetenekli ressamı canlandıran binoche, fularıyla ben adeta bu roller için yaratıldım der gibi. onun sanatını, ressamlığını, masumluğunu, asabiliğini,şiirselliğini, entelektüelliğini, çın çın çınlayan kahkahasını afiyetle yerim.

    sen, yedinci sanatın başına gelmiş en büyük güzelliklerden birisin, bunu bilir bunu söylerim. ruhuna, ruhunun güzelliğine ve fularına sağlık.

    edit: bir sahne vardı, es geçmeyelim. abimiz arabanın içinde gümbür gümbür emiliana torrini dinliyordu, saygının büyüğünü hak ediyordu.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap