2 entry daha
  • yıllar önce -sanırım lise yılları- bir gece gitar (klasikti, naylon telli) çalmıştım, salonda bırakıp yatmıştım. rüyamda beyaz saçlı, sakallı, çook uzun tırnakları olan [ürkütücü tip] bir adam eline gitarımı aldı. en alt tele -mi- tırnağıyla dokundu. tel koptu. bu kadar. sabah uyandığımda hala bu garip rüyanın etkisindeydim. 100'ümü yıkayıp, bir gün önce yıkadığım 99'un yanına astım. salona yöneldim. o da neydi? gitarım bıraktığım koltukta ikiseksen (rakamla 2.80) yatıyordu. ama bir eksik vardı. en alt tel, mi teli yoktu! dikenlerim tüy tüy olmuştu. gülü seven durumu vardı ama bu kadarı da fazlaydı. bir süre bu hadisenin etkisinden kurtulamadım. tabii o zamanlarda beyin denilen salata ve çorba malzemesinin işleyişi konusunda pek de bi şey bilmiyordum. sonraki yıllarda düş nedir, beyin nedir, psikoloji nedir, insan da kim olur konularında kişisel merak yüzünden başıma gelmeyen kalmadığından muammayı çözmüştüm: beyin, ortamda algıladığı koşullar konusunda hikaye yazmaya -deneme babında da olsa- çok meraklı olduğundan [örnek: yatak odasında arı soksa, birisi iğne batırıyor filan gibi bir kurgu yaratır senarist-beyin] sıcaktan carttancurttan kopan teli duyup [kulak marifetiyle] bir öykü yazmıştı yine...
    yoksa o adamın ne alıp veremediği olurdu ki benim kıytırık gitarımla...
175 entry daha
hesabın var mı? giriş yap