• bazı filmler vardır rol icabı bir erkeğin kadın kılığına girmesi gerekir. bu konu, birçok eski türk filminde işlendiği gibi, şu sıralar özellikle hollywood'da hortlamıştır. hemen aklıma scorpion king ve don juan de marco örnekleri geliyor mesela. bu filmlerde deyinilecek mühim nokta ise, kadın kılığına girmiş karakterimizin manken muammelesi görmesidir. filmde rol alan bütün herkes, karkterimize ya bir laf, ya da bir parmak atar.

    karakterler ister bir yere sızabilmek için, ister kadınlardan birini tavlayabilmek için, isterse de aralarına girip osbir çekebilmek için bu kılığa bürünmüş olsun, eninde sonunda bir nöbetçinin, garsonun veyahut harembaşısının tacizine uğrarlar.

    konu hakkında daha detaylı bilgi sunabilen bir entry uğruna kadın kılığına girecek değilim elbette. bunu yapmaya da gerek yok aslında, bir michael clarke duncan'ı, değil kadın kılığına sokmak, claudia schiffer burnu monte edilmek üzere estetik operasyona soksanız bile, zerre çekici olmaz. buradan yola çıkarak,yönetmenin sürrealist bir dünya yaratmaya, beğeninin göreceli olduğunu vurgulamaya çalıştığına inanan insan ise fazla hayal kuruyordur. olsa olsa bastırılmış ibnelik dürtüleri denir buna.

    freud ağabeye fazla bulaşmadan, konuyu türk filmlerinde bu tarzın neden sevildiği sorusuna getirmek lazım. çünkü burada freud’u baz alıp “türk milleti ibneliğe yatkındır” dersek ayıp olur.

    kısa bir araştırmadan sonra beğeninin nedeni hemen ortaya çıkıyor zaten. bu tarzın türk sinemasınca ve milletince benimsenmesinin nedeni olsa olsa, osmanlıda köçeklere karşı beslenen sevgidir. bu sevgiyle beslenen köçekler belli bir dönem osmanlıda fenomen haline gelmişlerdir. bunun yanı sıra, geleneksel türk düğünlerinde bir erkek kadın kılığına girip düğün cemaatini kahkahalara boğar.

    anlayacağınız, türk milleti kadın kılığına giren erkeklere bayılır. bunun cinsellikle bir alakası yoktur. yabancılar hala ibnedir, biz hala delikanlıyız. yaşasın!
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap