30 entry daha
  • olaydan haberim olduğu anda sinirle-biraz da ucuz üsluplu-bir entry girmiştim, lakin sonrasında merak edip araştırdığımda ilginç detaylara ulaştım. ayrıca da bu konular mesleğim olduğu için objektif bir şekilde kamuoyunu aydınlatmakla yükümlüyüm. o yüzden bu köşk ile ilgili bilgilenmek niyetinde iseniz lütfen beni dinleyiniz. konuyu izah ettikten sonra en sona kendi yorumumu ekleyeceğim.

    çengelköy sırtlarında bulunan ve "vahdettin köşkü" olarak ifade edilen yapı grubu aslen dört adet köşkten ve bunların müştemilatlarından oluşmaktadır. bu köşklerin isimleri vahdettin köşkü, köçeoğlu köşkü, kadın efendi köşkü ve ağalar köşkü şeklindedir. baklava dilimi şeklinde araziye yayılmış olan bu yapılardan kuzeydeki havuzlu yapı köçeoğlu köşkü, batıdaki vahdettin köşkü, güneydeki kadın efendi köşkü, doğuda kalan da ağalar köşkü'dür. 19. yüzyıl sonlarına doğru ünlü mimar alexander vallaury tarafından yapılmışlardır ve osmanlı hanedanı mensubu çeşitli kişilerce kullanılmışlardır. sultan vahdettin'in yurt dışına kaçmasına müteakip de yapıların aktif kullanımı son bulur.

    çengelköy iskelesi'ni gösteren eski bir fotoğrafta en geride tepede soldan sağa olmak üzere vahdettin köşkü ve kadın efendi köşkü gözükmektedir. özellikle de vahdettin köşkü'nün kuleyle sonlanan köşesi seçilmektedir;

    http://www.degisti.com/…engelkoy_iskelesi_eski_.jpg

    1946 tarihli hava fotoğrafında ağalar köşkü hariç diğer yapıların yerleri seçilebilmektedir. görüntü kalitesi biraz kötü olduğu için hem orijinal görüntüyü, hem de yapıların yerini seçebilmeniz için eklemeler yaptığım halini yan yana paylaşıyorum;

    http://i.hizliresim.com/orzm4p.jpg

    1966 tarihli hava fotoğrafında köçeoğlu köşkü'nün temel kalıntıları ve önündeki havuz dışında yapılar tamamen kaybolmuş durumdalar;

    http://i.hizliresim.com/vgnrbd.jpg

    1982 tarihli hava fotoğrafında köçeoğlu köşkü'nün havuzu dışında hiçbir yapının izine rastlamak mümkün değil. zaman içerisinde gelişen bitki örtüsü sebebiyle eskiden bulunduğu yerler bile belli belirsiz seçilebiliyor;

    http://i.hizliresim.com/gkyebl.jpg

    1987 tarihli halihazır plana baktığımızda dört yapı birden karşımıza eksiksiz bir şekilde çıkıyor. 1955'teki tescil kararı sonrası korunamayan ve gerek yangın, gerek doğal tahribat gibi sebeplerden ötürü kaybedilen yapılar 1984'teki ikinci tescil kararı akabinde orijinal yerlerine ve eldeki mevcut belgeler ışığında orijinal mimarilerine sadık kalınacak şekilde yeniden inşa edilmişler fakat çeşitli sebeplerden ötürü bu çalışmalar tam olarak bitirilememiş ve yapılar da takribi 20 sene boyunca aktif bir şekilde kullanılamadan beklemişlerdir;

    http://i.hizliresim.com/bzbya9.jpg

    2000'lere geldiğimizde ise durum şu şekilde ("p" işaretli yapı ağalar köşkü);

    http://i.hizliresim.com/yvemma.jpg

    emre kongar ocak 2003 tarihli bir söyleşisinde tüm bu sürecin canlı bir tanığı olarak durumu gayet güzel özetlemiştir;

    "vahdettin'in köşkü duruyor. hem de aynen inşa edildi yeniden. ama ne yazık ki ahşap köşkler yerine beton köşkler yaptılar. onlar önce yağmalandı yıkıldı yok edildi. ondan sonra eldeki rölevelere göre, vakıflar tarafından
    orjinallerine uygun olarak inşa edildi. gene çengelköy'de o tepede boş olarak duruyorlar. çünkü orayı vahdettin'in varisleri diyanet işleri vakfı'na bağışlamışlar. fakat sonra birtakım karışıklıklar olmuş. sonuç olarak şu anda cumhurbaşkanlığı'na tahsis edilmiş durumda. dört tane köşk var orada. benim zamanımda üç tane vardı, bir tanesi yıkılmıştı (muhtemelen 1946 hava fotoğrafında gözükmeyen ağalar köşkü). şimdi onu da yapmışlar. görüntüyü korumuşlar ama konstrüksiyonu betonarme olduğu için, eski havası pek yok. ikinci katta yürüdüğünüz zaman yerler gıcırdardı mesela. tavanlarda işlemeler, resimler vardı. çok iyi hatırlıyorum. çünkü o zamanlar bizleri yazın öğle uykusuna yatırırlardı. yattığım zaman tavanı seyrederdim. manzaralar, meyve çizimleri, figürler filan vardı."

    http://www.aydancelik.com/works/7/03.pdf

    2000'lerden günümüzdeki müdahaleye kadar adım adım gelirsek 1960'lara hemen hemen tümüyle yıkılmış bir şekilde gelmiş köşklerin orijinal yerlerine turgut özal döneminde yeniden yapılmış replika köşklerin de yıkılarak günümüzdeki binaların yapıldığı ortaya çıkıyor (7, 8, 9, ve 10. fotoğraflardaki değişime dikkat);

    http://imgur.com/a/3thrk#9

    http://i.hizliresim.com/39l0d9.jpg

    görüldüğü üzere bu en yeni yapılar orijinal konuma sahip değil. baklava düzeni bozulmuş ve düz bir hizada sıralanmışlar. vahdettin köşkü geriye çekilmiş, köçeoğlu köşkü ve kadın efendi köşkü'ne tekabül eden yapılar bariz bir şekilde büyütülmüş. ağalar köşkü ortadan kalkmış, muhtemelen onun muadili olarak düşünülen yapı da kadın efendi köşkü'nün hemen yanına aynı büyüklükte olacak şekilde iliştirilmiş, ağalar köşkü'nün bulunduğu daha geriye de modern binalar eklenmiş.

    ilgili haberde arazinin önceki ve tamamen değiştirilmiş sonraki halini görmek mümkün;

    http://www.zaman.com.tr/…agac-katliami_2261111.html

    şu anki yapıların havadan görünümü de şu şekilde;

    http://www.sozcu.com.tr/…unden-goruntuler-641564/6/

    buradan hareketle, kamuoyunda infiale yol açan aşağıdaki görselde solda bulunan yapının orijinal vahdettin köşkü değil de 1980'lerde inşa edilen replika (taklit), sağda bulunan yapının ise günümüzdeki yapının tamamlanmadan önceki hali olduğu gerçeği ortaya çıkıyor;

    http://s14.postimg.org/…_2015_03_07_at_21_15_23.png

    bu önemli noktayı tekrar edecek olursak ilk görsel dışı orijinal gibi gözükecek şekilde düzenlenmiş ama emre kongar'ın da bahsetmiş olduğu üzere taşıyıcı sistemi tamamen betonarme olan taklit köşke, ikinci görsel ise taklidin de yıkılıp daha gerisine yapılan yeni köşke (üstteki kıyaslamaya göre daha tamamlanmış bir hali) ait;

    http://www.ekoayrinti.com/images/news/44196.jpg

    http://www.emlakeki.com/uploads/images/2(3).jpg

    buraya kadar konuyu tarihi ve mimari açıdan objektif bir şekilde değerlendirmeye çalıştım. şimdi de birazcık tartışmaya açık yasal kısımlara değinmek istiyorum.

    öncelikle bu dört köşkün tescil fişlerine bakacak olursak büyük ölçüde kırpıldığını ve eğer ki açıklamalar 1950'lerde yazılmadıysa taklit oldukları halde niyeyse büyük ölçüde orijinal şekilde tanımlandıklarını görüyoruz. tescil tarihi de 2004 olarak gözüküyor;

    http://www.envanter.gov.tr/anit/index/detay/44719

    http://www.envanter.gov.tr/anit/index/detay/44724

    http://www.envanter.gov.tr/anit/index/detay/44730

    http://www.envanter.gov.tr/anit/index/detay/44721

    burada bariz bir çarpıtma var. ayrıca da köşk gibi önemli yapıların fotoğrafları bulunur. fotoğraf numaraları hala yazılı olduğu halde muhtemelen taklit köşklere ait fotoğraflar sonradan kaldırılmış. bana göre ortada bir karartma söz konusu.

    köşklerin mülkiyeti ve yıkımına ilişkin mhp ve chp tarafından 4 ay arayla iki soru önergesi verilmiş;

    http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-33893s.pdf

    http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-41567s.pdf

    sorgulanan başlıca konular köşklerin yıkılma biçimi ve arazinin mülkiyeti.

    özetleyecek olursak, öncelikle orijinal köşklerin nasıl olduğunu şu şartlarda bilemiyoruz. zira kendileri 1946 tarihli hava fotoğrafında ve eski bir çengelköy manzarasındaki kısmi ayrıntı olarak mevcut. belki planları falan hala arşivlerde vardır. elimizde net fotoğrafları olan taklit köşklerin aslına sadık kalınarak inşa edildiğini varsayabiliriz ama bu durum ilgili yapıları değerli veya özel kılmaz, çünkü her halükarda modern tekniklerle tamamen sıfırdan inşa edilmiş ve aslı gibi gözüksün diye makyajlanmış, taklit yapılar. bu haliyle de özellikle taklit topçu kışlası projesiyle bir ele alırsak 1980'lerden günümüze uzanan kent koruma kültürümüzün adeta bir özeti. yani konunun uzmanı olarak şunu net bir şekilde belirtmeliyim ki ortada bir tarih katliamı yok. tarih zaten çoktan katledilmiş, daha sonra da görsel anlamda bir "sus payı" verilmiş. işi trajikomik yapan da şu ki, taklit köşklere bile artık ne kadar muhtaç kalmışsak, 20 senede yıpranmış halini bile tarihi bir yapı zannedip, sıradan vatandaş ölçeğinde dahi en yeni yapıların görsel anlamda çirkinliğini ve mimari açıdan uygunsuzluğunu kavrayabiliyoruz. yani ortada tarihi değil çevresel veya mimari bir katliam var. tarihi katliam 1960'larda olmuş ve çeşitli ihmaller sebebiyle orijinal yapılar zaten tarih sahnesinden kaybolmuş. tüm bunlara da kesinlikle mani olunmalıydı ama artık çok geç... yeni yapılar değil bilmediğimiz orijinallerini, taklitlerini dahi aratacak çirkinlikte ve dahası, çeşitli şaibeli durumları da barındırıyor.

    meseleyi haber yapan sitelerin tüm bu önemli detayları özellikle belirtmemiş olmalarını doğru bulmadığımı söylemeliyim. zira buraya kadar olan araştırmayı yapmak ve bu yazıyı yazmak aşağı yukarı birer saatimi aldı. tamamı da online kaynaklar. konuya ilişkin tüm bu detayların resmi kaynaklarda açıkça belirtilmemiş oluşu da ikinci kısımda sözünü etmiş olduğum kuşkulu durumların bana göre bir kanıtı. zira taklit köşkleri yıkmak teknik olarak o kadar da büyük bir mesele olmamalı ki zaten orijinal olmadıkları için sorumlular yıkım esnasında vicdanen rahattırlar fakat orijinal konumlarındaki bariz oynamalar, hacimsel anlamda büyütmeler ve eklemeler, mimarinin daha da uygunsuz bir hale getirilip karakteristik detayların gözardı edilmesi, ayrıca da mülkiyet ve fonksiyon değişiminin legal durumunun tartışmalı oluşu gibi durumlar meseleyi şaibeli yapmaya fazlasıyla yetiyor.

    ümit ediyorum ki bir miktar daha açıklayıcı olmuştur.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap