2 entry daha
  • öncelikle tanımına şuradan bakılabilir.

    çok pis bir psikolojik ruh hastalığıdır. evet açık açık bir ruh hastasının edinebileceği bir hastalıktır.

    bu illet başıma çok şey açmıştır.

    araç kullanırken gayet sakin trafikte, gayet sakin gitmektedir her şey. radyoda çalan müziğe eşlik edilir. o ana kadar her şey normaldir. ışıklarda durulur, sarı yanınca arkadaki adam kornaya basar - burası türkiye normaldir.. - ve olan olur, hiç bir şey düşünmenize izin vermez bu namussuz. 5 dakika sonra kendinize geldiğinizde adamın kapalı olan camına yumruk atmaktan bileğiniz çatlamış, parmaklarınız ezilmiş bir halde bulursunuz kendinizi. sebep nedir? kornaya basması. tek hatırladığınız herife ana avrat, soy sop düz gittiğinizdir, sonrası malum eller.

    evdesiniz. her şey sıradan. kız arkadaşınız veya anneniz çeşmeden çaydanlığa su dolduracaktır. ilgili kişi suyu açık bırakıp kapıya bakmaya gitmiştir. suyun taştığını gören siz çıldırmış, musluğu kırmış, çaydanlığında anasını ağlatmışsınızdır. tek sebep suyun taşması. komik değil mi? evet, bunu yaparken anlamsız oluyor her şey. o musluğa zarar verdiğinizde rahatladığınızı düşünüyorsunuz. tarifini yapmak çok zor, 4 dakika sonrasının ne olacağının hiç önemi yok, zaten bunu düşünmeye fırsatta yok. emir çok net; bitir onun işini.

    trafikte ilerlerken tüm dolmuş, taksici vs. yaptığı hareket olan önünüze kırma mevzusu. minibüs önünüze kırar ve siz nereden geldiği bilinmeyen emri uygulamaya çalışırsınız, bitir işini!,

    evet açık açık yazıyorum, minibüs tamamen doluyken minibüsün üzerine sürüp, minibüs şoförünün hamlesiyle tüm yolcuları ve beni kurtardığını itiraf etmeliyim. işin garibi, aracımı çok sevip gözüm gibi bakıyorum, varın siz düşünün.

    bir üstünüz size şunu yap dediğinde suratına ana avrat sövüp herife dalmak, o ise bambaşka bir mevzudur.

    amansızca konuşup kalbini kırdığım kız arkadaşlarım, sevdiklerim, annem, arkadaşlarım. annem ve bir kaç arkadaşım dışında herkes bu lanet olası şey yüzünden terk etti. çünkü benim doğrularım dışında en ufak bir hatada o insanı lanetliyordum, çok ağır konuşuyordum. yani o an karşımda olsan seni parçalarım hissini karşıya yaşatıyordum. sonrası pişmanlık ama iş işten geçmiş oluyordu.

    tam manasıyla tedavi gördüğümü söyleyemem. bu ve buna benzer bir çok olay yaşadım geçmişte. şuan hala tek parça halinde olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. çünkü bu illet, karşıdaki adamın sizi tek hamlede yere serebileceğini düşündürmüyor. ya da musluğa vurduğunuzda elinizin kırılacağını düşünemiyorsunuz. yani, hani kavga edeceğinizi anlarsınız, başlamadan önce herife uzaktan bir bakarsınız, gözünüz kesiyorsa kavga edersiniz, kesmiyorsa kusura bakma biradere bağlarsınız ya, bunda o şans yok. adamda bıçak mı var?, el freninin orada haydar mı yatıyor?, bu adam güreşçi mi? hani, buzdolabını kırdığınızda yeni bir buzdolabı alacak paranız var mı , yok mu? maalesef hayattayım * ufak tefek mazoşistlikler dışında vücudumda kalıtsal olarak pek bir şey olduğunu da söyleyemem. - bir kaç defa el, kol, yumruk ve bacak hasarı dışında. -

    şuan büyük oranda bu hastalıktan kurtuldum. ufak tefek alışkanlıklarım hala var ama artık kornaya bastığı için, ya da yaya kaldırımında durmadığı için insanlara dalmıyorum. çoğu zaman dalasım geliyor, bitir işini, parçala şunu diyorum ama sanırım dürtümü kontrol edebiliyorum artık.

    sakız bu illetin en iyi dostudur kanaatimce.

    bu konu dışında, genel olarak her zaman sakız çiğneyin, çiğnetin sakinleyin a dostlar.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap