525 entry daha
  • --- spoiler ---

    iyi yönetmenlik, iyi senaryo ve iyi oyunculukların iyi bir film için yeterli olmayabileceğini göstermiştir bir kez daha. inarritu'nun üstün tek plan işçiliğiyle tezat bir "parçası parçasına tutmama" durumu hakim sürekli: karakterlere akılcı sözler söyletme derdindeki metin masalsı/yer yer sembolik anlatıma çok iyi otururken, koca bir orkestra gibi kurulmuş film de saat gibi işlerken, bence özellikle fikir aşamasında yeterince pişmemekten kaynaklanan çiğlik kaliteyi ısrarla aşağı çekiyor. ilk saatin sonunda da, hikaye anlatılmaya, karakterler macbeth alıntılarıyla konuşmaya devam ettikçe, seyirci olarak kendimizi "hmm, ilginç" derken buluyoruz, ama o kadar. izleyeni bilerek veya bilmeyerek dışlayan bir film bu, ama kanon-vari tekinsiz bir havayla değil, the avengers'tan fight club'a sözde "hollywood sığlığına" yapılan yüzlerce göndermeye rağmen başarıyor bunu. oyuncunun (kahramanın) yolculuğu, oldukça absürt bir son cümleyle, "yeni bir oyunculuk tekniği bulması" ve "uçması" ile sonlanırken ve emma stone tüm güzelliğiyle gökyüzündeki babasına bakarken film de seyirciye "bakın işte bunlar hep sembolik!!!!!" diye haykırıyor. bu "yeni başlayanlar için bergman" tarzını broadway'de geçen bir hollywood eleştirisinde görmek bizler için büyük zevk olabilir, ama gelin görün ki ortaya çıkan şey sadece derdini üstü kapalı anlatan onlarca muhteşem filme hep "sanat filmi"* diye burun kıvırmış izleyicileri etkileyecek çapta.

    bir süre sonra kurduğu "ehem o tip anaakım filmler çok aptalca, halbuki ben ne kadar da zekiyim" cümleleriyle, "cahilliğin umulmayan erdemi"nin müthiş bir ironisini de tabii ki 'istemeden' yapan filmin hali, sürekli çok akıllı olduğunu iddia edip çarpım tablosunu bilmeyen bir lise öğrencisini andırıyor. raymond carver bile, eksiklerini sürekli gizlemeye çalışan filmin edebiyatseverleri etkilemek için ortaya sürdüğü bir kart gibi. referansların içi çoğunlukla boş, dolular da şekilciliğin içinde kayboluyor bir yerden sonra. fransız ekolünü ve tiyatro oyunlarını andıran diyaloglarda tüm karakterler referanslarla, istiarelerle konuşuyor, ama bu durumun da filmin tutarsızlığı içinde karikatüre dönüşmesi uzun sürmüyor.

    michael keaton ana karakter riggan için doğru bir seçim, filmin akılcı ironik tavrına tam da 92'de batman'i oynamış "artık eskisi kadar ünlü olmayan oyuncu" olarak iyi oturuyor. film keaton'ın oyunculuğunun da yardımıyla riggan'ın öfkesini ve sancılarını iyi aktarıyor, ama ecnebilerin pretentious dediği o kendini beğenmiş tavır var ya, işte kaliteyi aşağı çeken de bu. eleştirmene "yaftacı" diye saldıran ana karakter, kendini ve endüstrinin büyük kısmını üstelik farkında olmadan yaftalayan bu filme hiç uymuyor en basitinden. bu uygunsuzluklar, istemeden, umulmadan yapılan ironiler, belli yerlerde "bakın tabu yıkıyorum", "bakın akıllıyım", "abi bak tek plan" diye fısıldanan cümleler de iyi işçiliği de, oyunculuğu da hızlıca boşa çıkarıyor: çok büyük oynayan filmin nefesi ilk yarım saatin sonunda tıkanıyor, sonrası komik bir uçurum. akademiyi sikleyen kaldı mı bilmiyorum ama ben inarritu'ya yakıştırmadığım gibi, böyle eleştirdiği şeyin kendisine dönüşecek kadar yetkinlikten uzak olup büyüklenen filmlerin sinemaya en kof, en kötü çekilmiş filmlerden bile daha büyük zararlar verdiğine inanıyorum, özellikle de büyük ödüllere layık görülüp kitlelere alkışlatılınca.

    --- spoiler ---

    ekleme: all that jazz'dan opening night'a sağlam ve eski örnekler verilmiş, ben de daha yakın tarihli eklemeler yapayım. hem zehir gibi bir endüstri eleştirisi, hem de gerçekten zeki bir tür filmi izlemek isteyenler altman'ın hakkı yenmiş başyapıtı the player'a, (plan sekansın da kralı var üstelik)
    "senaryoyu filmin içinde anlatma" ve "kendinin ironisini yapma" işini başarabilen bir film arayanlar yine kimsenin umursamadığı seven psychopaths'e,
    birdman'in deneyip beceremediği sinirleri bozuk ana karakterin ruhsal gelgit tasvirlerinin altından başarıyla kalkan bir film arayanlar, bu tasvirleri birdman'e kıyasla çok daha dar bir alanda, kısıtlı imkanlarla yapıveren meşhur black swan'a bakabilirler.

    2019 sonuna yaklaşırken edit: büyüdük mü bilmiyorum, geçenlerde denk geldim, çok beğendim filmi. bazen de aradan vakit geçince böyle oluyor. ama yerden yere vururken de çok yanlış noktalara temas etmediğimi görüyorum, entry böyle dursun o yüzden.
311 entry daha
hesabın var mı? giriş yap