11 entry daha
  • batı marxizmi üzerine düşünceler'de perry anderson, marksist teorinin odak noktasının avrupa'da siyaset ve ekonomiden felsefeye kaymasını ikinci kuşak marksistlerin nerdeyse hepsinin (lukacs, lefebvre, goldmann, korsch, marcuse, della volpe, adorno, colletti, althusser) akademisyen ve felsefeci olmasına bağlar. resmî merkez de parti toplantılarından üniversitelere taşınmıştır.

    fakat anderson bu odak kaymasını sadece dışsal sebeplere bağlamanın zafiyetinin de farkındadır: marksist kültürün kendi içinde de güçlü bir iç belirleyici olmasaydı bu kayma o kadar genel ve kesin bir şekilde olmazdı, der. anderson'a göre burada belirleyici olay, marx'ın en önemli gençlik eseri olan 1844 paris elyazmalarının geç ortaya çıkmasıdır. ilk etkisi nazizmin 1933'teki zaferi ve rusya'da 1934 temizliği dolayısıyla silinip giden bu metinler bilhassa üç düşünür üzerinde derin ve kalıcı bir etki bırakmıştır: lukacs, marcuse ve lefebvre.

    tarih ve sınıf bilinci'nin 1967'deki önsözünde lukacs, elyazmalarının çözümlenmesi sırasında riazanov'un yanında çalışma deneyiminin, marksizme bakışını hepten değiştirdiğini söylemiştir. marcuse 1932'de die gesellschaft dergisine yazdığı bir makalede elyazmalarının, bütün bir bilimsel sosyalizm teorisini yeni bir temele oturttuğunu ilan etmiştir. yazmalar, marcuse'e göre, tarihî maddeciliğin felsefi temellerini ve bu temelin marx'ın bütün eserleri içinde anahtar nitelikteki önemini ortaya koymaktadır. lefebvre ise, paris'te elyazmalarının yabancı dillere çevirisinden sorumluydu ve marx'ın eserlerini elyazmalarının ışığında bir bütün olarak yeniden kurmaya yönelen ilk büyük teorik eser de lefebvre'nin 1934-35'te yazdığı "diyalektik maddecilik" idi.

    elyazmaları'nın marksist teorinin yorumlanma sürecine etkisi ikinci dünya savaşından sonra daha çok hissedildi. italya'da della volpe tarihî maddecilik teorisine genç marx'ın "hegel'in hukuk felsefesinin eleştirisi"ni çevirirken bağlandı. fransa'da sartre ve merleau-ponty'i marksizme çeken yine genç marx'ın ortaya çıkan yeni metinleri olmuştu. sartre'ın (maddecilik ve devrim) eseri temelde 1844 elyazmaları'ndan destek alıyordu.

    anderson'un bu olayın ve sürecin bütününe dair yorumu daha da ilginçtir: böylelikle batı marksizmi bir bütün olarak marx'ın kendi gelişme yolunu da çelişik biçimde tersine çevirmiştir: tarihî maddeciliğin kurucusu, zamanla felsefeden uzaklaşıp önce siyasete, sonra da düşüncesinin merkezi olarak ekonomiye yönelmiş, gençliğinde uğraştığı dağınık konuları olgunluk döneminde ikinci sıraya itmiştir; geleneğin 1920’den sonra ortaya çıkan temsilcileri ise olgun marx’in en çok ilgilendiği sorunları hemen hemen aynı biçimde ikinci sıraya atıp ekonomiye ve siyasete sırt çevirerek felsefeye yöneldiler. burada bir daire çizilmiş, süreç başlangıç noktasıyla buluşmuş gibidir.

    perry anderson. batı marxizmi üzerine düşünceler. s.86-89.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap