5 entry daha
  • ivan ilyiç'e hayatın "her neyse, sen bu gidişle iyileşemezsin. bizi de boşuna üzüyorsun." dediği kitap.

    "kocasının karşısında susmanın yüce bir davranış olduğuna inanan praskovya fiyodorovna, hayatını zehir eden çekilmez bir adamla evlendiği için kendine acıyordu. kendisine acıdıkça hıncı da zamanla arttı. hatta kocasının ölümünü bile dilemeye başladı, ama geçimleri için gereken parayı düşününce bu dileğinden vazgeçti."

    "ivan ilyiç ölmekte olduğunu görüyor, büyük bir umutsuzluk içinde çırpınıyordu. ölmekte olduğuna ta derinden inanmakla birlikte, buna alışmak şöyle dursun, ölümün nasıl bir şey olduğunu anlamıyor, anlamak istemiyordu. kiesewetter'in mantık kitabındaki şu akıl yürütmeyi anımsadı:
    'gaius bir insandır, insanlar ölümlü olduklarına göre gaius da ölümlüdür.' ama gaius için doğruydu bu, kendisine gelince durum değişiyordu. gaius bir insandı, hem de sıradan bir insandı; sıradan biri için sonucun böyle olması doğaldı. kendisi ise ne bir gaius idi, ne de sıradan bir insan; öteki insanlardan ayrı, bambaşka biriydi."

    "ivan ilyiç yalnız kalınca inlemeye başladı; inlemesi, şiddetlenen ağrılarından çok, içinin sıkıntısındandı. 'her gün aynı şey... bitmeyen geceler ve gündüzler... çabuk olsa bari! ama çabuk olacak ne? ölüm, karanlık?... hayır, hayır! ölüm olmasın da ne olursa olsun!'"

    "praskovya fiyodorovna içeriye halinden memnun, aynı zamanda suçlu bir tavırla girmişti. kocasının yanına oturdu, sağlık durumunu sordu. ivan ilyiç, karısının bunu durumunu öğrenmek için değil, laf olsun diye sorduğunu biliyordu."
217 entry daha
hesabın var mı? giriş yap