4 entry daha
  • peygamber muhammed'in cesedini kaçırmak için medine'ye gelen iki yabancının faaliyetlerini haber alıp, mezarının çevresine çok yüksek bir duvar ördüren, temeline de kurşun döktürerek sağlamlaştıran büyük selçuklu beyidir. isminin anlamı dinin nuru'dur. nur ad din (inanç ışığı).

    antakya'yı da aldıktan sonra akdenizin sularında yıkanmıştır. kendisinden yüzyıllar önce ilk kez asurlu fatih sargon'un gerçekleştirebildiği gibi (o da akdenizde yıkanmıştı), denize kadar tüm suriye topraklarının hakimi olabilmiştir.

    yıl 1146'dır. ikinci joscelin 2 yıl önce zengi'ye teslim etmek zorunda kaldığı urfa'yı (edessa) aklından çıkaramamıştır. şehirdeki hristiyanlarla iletişim içindedir hep (özellikle ermeniler), rakibi zengi'nin ölümünü duyunca 40 gün sonra harekete geçer, ancak türkleri gafil avlayamaz. çünkü halepli müslümanlar bu hareketi haber almış ve edessa'daki türk garnizonunu uyarmışlardır. türkler önlem olarak 50 hristiyan yapı ustası, mühendis, demirci ve zanaatkarı rehine alırlar. bu rehinelerle birlikte şehir surlarını değil de şehrin içindeki aşşağı ve yukarı kaleleri savunmaya öncelik verirler. ekim 27 de joscelin'in ileri kolu urfa'ya ulaşır. hava kararmıştır, ermeni ajanların yardımıyla askerler surlara tırmandırılır ve muhafızlar boğazlanır. güneybatı surundaki kapı açılır , frankların atlı ve yaya birliklerinin ana kısmı şehre girer. fakat karşılarında savaşacak ordu bulamazlar, şehrin önde gelen müslümanları, askerler kalelerdedir ve bu birlikler frankları yaklaştırmamaktadır. nureddin 10 bin türk askerinin başındadır haberi aldığında, hemen hareket eder halep'ten ve 6 güne yetişir urfa'ya , kaypak joscelin 5 gün boyunca şehri din ayrımı yapmadan yağmalamıştır o sırada. son hamlesi ise daha zalimcedir. özellikle hristiyanlardan oluşan erkek kadın çocuk aileleri toplayıp zorla onları fırat nehrinin karşı yakasına götürmeye karar verir. kendi deyimiyle hristiyanları müslümanlardan korumayı planlamaktadır ama asıl amacı zavallı halkı kendisine canlı kalkan yapmaktır. hristiyanlar nureddin'i ve öfkesini duyunca kendileri de mecbur eşyalarını her türlü erzakla dolu evlerini kapıları açık, kandilleri yanık ve yatakları yapılmış olarak bırakıp kaçarlar sürgüne. türk askerleri ve urfa'dan yetişen kale askerleri büyük bir kıyım gerçekleştirir. urfa da bugünkü kadıoğlu camii civarında etrafı çevrilen sivil ve franklar ok yağmuruna tutulur ve korkunç bir katliam gerçekleşir. 5 günün acısını çıkarırcasına türkler kalabalığa karışıp insanları kasaplar gibi boğazlamaya başladılar. ormanda işleyen baltaların sesine benzeyen yankılar kaplamıştı tüm şafağı. bu kargaşada maraş senyörü baudoin telef olur cesedi bile bulunamaz. joscelin önce yıldız kulesi denen büyük terk edilmiş bir hisara sığınır. daha sonra kendisini korumaya çalışan adamlarına ihanet edip gizlice kaçar samsat'a.
    suriyeli mihail o kıyımı şöyle aktarmıştır:
    ''takipçileri onları koyunlar gibi boğazlamaktaydı. çocuklar ve bebekler yalınayak dikenler arasında koşuyorlar, yumuşacık ayakları kanıyor, keskin dikenler derilerini yırtıyor, dilleri susuzluktan dışarı sarkmış, ağızları zehir gibi acı, dişleri is gibi kararmış... insanların ayakları altında ezilerek, atların nalları altında çiğnenerek yürümeye çalışıyorlardı... içinden geçtikleri ovada ince dallar ve geniş çalılıklar vardı. düşman bunları ateşe verdi ve kalabalığın önünde ve yanlarında alevler yükseldi. sapacak bir patika bulamadılar, büyük ölüm tehlikesi içinde ve ayakları kavrularak ateşe doğru yürüyüşlerine devam ettiler.''
    bilanço ağırdı, 30 bin kişi katledilmiş 60 bin kadın genç ve çocuk esir alınmıştır. köleler halep'e satılmak üzere atlarının arkasından koşmak zorunda bırakılarak götürüldü.

    nureddin ikinci kere elde ettiği urfa'nın yağmalanmasına izin verdi. 1460 yıl önce selevkos tarafından kurulduğundan bu yana yağmaya uğramayan bu ünlü şehir ilk zaptedildiğinde babası zengi tarafından sadece 2 gün yağmaya izin verilmiş sonrasına güzelliği karşısında dayanamayıp yağmayı yasaklanmıştı. oysa oğlu nureddin bunu durdurmaya niyetli değildi yağma tüm bir yıl sürdü. şehri ele geçirenler gizli hazineler peşinde tüm bir yıl kazmadık yer, yıkılmadık kutsal duvar bırakmadılar. edessa'lıların en eski zamanlarından kalma ataları ve büyükleri tarafından gizlenmiş birçok hazineyle kimsenin haberinin olmadığı çok sayıda define buldular. yakubilerin katedralinden büyük zenginlikler çok sayıda eşya aldılar. orada haçlar, inciller, kaseler, leğenler, buhurluklar, muhteşem mesh yağı kavanozları, baharat kapları, papazların kullandıkları çanaklar ve altın kaplı diğer gümüş eşyalar, çok sayıda harikulade değerli halılar, eski hükümdarlar ve önderler tarafından uzun zamandan beri toplanmış olan sunak örtüleri ve kutsama ayinlerinde kullanılan eşyalar hepsi çalındı. edessa hristiyanlarının tamamına yakını şehirden sürülmüş çok yüksek bir kısmı da öldürülmüştü. urfa bu felaketten belini bir daha doğrultamadı.

    1149 yılında* antakya'yı istila etti, prens raimond (raymond of poitiers) nureddin'in karşısına çıktı. ama başaramadılar, kısmetsiz raimond öldü. nureddin raimond'un kafasının kesilmesini buyurdu ve bağdat'a halifeye hediye olarak göndertti. gümüş bir kutunun içinde...

    1157 de nureddin aniden hastalandı, o kadar hastaydı ki, krallığını kardeşlerine pay edip ölmeye hazırlandı. ama bir süre sonra beklenmedik şekilde iyileşti fakat güçsüz kalmıştı. ölüm korkusunu tadan nureddin artık eski fatih değildi. çatışmalara ara verip mekke'ye hac ziyaretinde bulundu. bizans imparatoru manuel ile barış imzaladı. kudüs kralı üçüncü baudoin hasta olan nureddin'in ölmesini beklerken, ateş ve dizanterinin pençesine düşüp 1163 de nureddin'den önce ölür. nureddin bu durumdan yararlanıp kudüs'ü fethetme fikrini reddeder. nureddin savaşı önerenlere ''acılarına saygı göstermeli ve şefkat gösterip onları esirgemeliyiz'' der. hastalığı ve ölümden dönmesi onu değiştirmişti, kendi adamlarını bile dehşete düşüren acımasızlığı artık yoktu.

    1171 yılında komutanı ve mısır vali vekili selahaddin eyyübi haçlı topraklarını istila edip montreal (bugünkü ürdün yakınlarında bir yer) kalesini kuşatır. ama nureddin'in kaleyi yetkisini kullanarak kendisinden almasından çekinip, kuşatmayı geri çeker ve düşmanının konumunu korumasına izin verir. mısır'a dönen selahaddin kurnazlığını konuşturarak nureddin'e bir mektup yazar. kuşatmayı bir darbe girişiminden çekindiği için geri çektiğini söyler ve özür diler. kulağı kesik nureddin buna inanmaz tabi, artık selahaddin'e olan güveni sarsılmıştır ve mısır'a gidip onu kovmaya karar verir.

    ama nureddin selahaddin'i hizaya getiremeden faranjite yakalanır. farenjit tonsillite o da parafaringeal retrofaringeal apse'ye döner. tekrar yatağa düşer haşmetli nureddin, ama bu sefer azrail ile düelloyu reddeder, tedaviyi reddedip şam'da ölür. son sözü doktorunadır: ''altmış yaşındaki bir adamın kanı akıtılmamalıdır...''
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap